24,🍂

621 61 7
                                    

Gelin görme adetinin bütün aşirete yayılmasıyla akrabalar ardı ardına gelirken Halime ve Hafsa onlara yetişmekte güçlük çekmişti ki imdatlarına yetişen Nazenin ve Didar ile yükleri hafiflemişti. Önce herkes kapıda karşılanıyor itinayla misafir odalarına alınıyor, sohbet ediliyordu. Ardından hızla çay servisi başlıyordu ve her gelen bir çaydanlığı devirmeden kalkmıyordu.

Fevziye hanım, gelenlere heyecanla gelinini tanıtırken sabah erkenden gelen kaynanası Perinaz hanım ve peşine taktığı Gülizar ile de uğraşıyordu. Perinaz hanım, her gelen misafirin yanında Halime'yi küçük düşürecek bir şey söylerken, Gülizar'ı ortaya atıp onun gelinliğe daha uygun olduğunu söyleyip duruyordu. Halime içten içe üzülürken bir şey demeden hizmetini yapıp köşeye çekiliyordu.

Perinaz hanım, elindeki çay bardağını havaya kaldırıp,
" Bu ne bele?! Sen buna çay mı diyorsun?"
Demiş sonra da yanında takıp takıştırıp oturan Gülizar'a,
" Benim Gülizar'ım çayı çok güzel yapar. Götür şunu değiştir."
Demişti. Halime kalkıp elindeki bardağı almak için uzanırken birden bileğine dolanan ele döndü. Nazenin onu geriye çekip,
" Madem Gülizar işi gücü biliyor kalksın yapsın o halde. Buyrun Gülizar hanım, marifetlerinizi sergileyin bakalım çay nedir? Dem nedir biliyor musunuz?!"
Demesiyle Gülizar şalını arkaya atıp ayağa kalkmış, burnunu kaldırıp kendini beğenmiş edasıyla mutfağa yönelmişti. Halime elinde tepsiyle öylece beklerken Fevziye hanım,
" Halime'm, sen bizim bardakları tazele güzel kızım."
Deyince Halime boşları almıştı. Nazeninle birlikte odadan çıkınca kulağına eğilen Nazenin,
" Bak sana diyorum bu yılan sana bir şey yaparsa kendini savunacaksın. Hanım efendi dağdan gelmiş bağdakini kovuyor! Ah onu orada yere yapıştı-"
Deyince Halime,
" Boş ver sorun çıkaran taraf biz olmayalım. O cezasını bulur."
Nazenin,
" Senin için karışmıyorum yoksa biliyorsun. Acımam."
Deyince gülümsedi Halime. Onlar mutfağa girerken Gülizar elindeki bardakla yukarı çıkıyordu. Nazenin onu Halime'ye olan bakışını yakalayınca,
" Valla bir sıkımlık canı var."
Demişti ki Didar,
" Sakin ol bacım. Biz onun boyunun ölçüsünü eline verdik."
Halime,
" Nasıl?"
Demeye kalmamıştı ki yukardan gelen öksürük sesi ardından gelen kahkahalarla Hafsa,
" Şekerle tuzun yerini değiştirmiş olabiliriz."
Deyip sırıtınca, Nazenin kollarını açıp onlara doğru giderken,
" İşte benim kardeşlerim! Yoldaşlarım! Oh iyi oldu."
demiş kızlara sarılmıştı.

Günü gelen gidene hizmet edip bin tane bakışa maruz kalarak geçiren Halime ruhunda hissettiği baskıdan ve gün boyunca yediği hakaretler ve ezici bakışlardan kaçınarak geçirmişti. Alışık olmadığı bakışlar altında ezilirken kendini yatağa bıraktığında  ruhunda hissettiği eziklik ve çaresizlikle gözlerini kapattı.

Simsiyahtı. Büyük bir sessizliğin göbeğinde tek başınaydı. Sıkıştığı köşede bekledi. Kimsesizliğiyle bekledi. Başını ellerinin arasına alıp her şeyin sadece bir kabus olduğunu hatırlatıp duruyordu kendine. Birden koluna dolanan büyük ellerle sürüklenmeye başladı. Korkulu bakışlarında merhamet bekleyen bir kız çocuğu vardı. Ama merhamet gösterecek bir insan yoktu. Halime gözyaşlarının arasında 'lütfen' diyordu. Lütfen beni oraya kapatma. Lütfen.
Fazlı bir caniye yakışırcasına hareketleriyle onu içeri atıp ardından kilitlediği kapıyla ardına bile bakmadan giderken Halime'yi karanlığın göbeğinde farelerle bir başına bırakmıştı. Atıldığı yerden kalkıp hızla kapıya doğru gitti. Küçük elleri kapıya ardı ardına inerken kurtarılmayı bekledi. Sesinin birinin vicdanına ulaşmasını bekledi. Ne geleni vardı ne gideni... Bir süre devam etti. Sesinin duyulmasını istedi artık. Onu karanlığın içinden çıkartacak bir ses istedi. Alnında hissettiği ellerle boğulduğu karanlıktan nefes nefese başını çıkardığında annesinin telaşlı ve endişeli bakışlarıyla karşılaştı. Kızını kaldırıp sardı,
" Buradayım. Annem. Buradayım. Hepsi bir rüyaydı. Geçti. Geçti kızım. Gülüm. Halime'm."
Halime öylece bakıyordu boşluğa, kendi ruhuna inandıramıyordu her şeyin bittiğini. Boğuluyordu başını her yastığa koyuşunda. Kendini her gece o karanlık oda da buluyordu. Yalnız bir başına.

Yorgun SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin