Bu bölüm siz güzel destekçilerime,betulbediaa 🌸
bir_acizkul 🌸
59791seda 🌸
Teşekkür ediyorum. Güzel düşünceleriniz ve yorumlarınız için 🌸🌸🌸Hayatı bir kitap olarak düşünürsek eğer; bir önsöz, giriş, gelişme ve sonuç ile ilerleyeceğini biliriz. Her şey bellidir sonuçta bakarız önsöz tamam, giriş tamam sıranın gelişme de olduğunu bilir ve ona göre hareket ederiz. Somutlaştıracak olursak...
Lakin hayat öyle çokta bizim kurallarımıza göre gitmez her zaman. Siz giriş beklerken sonuçla hemhal olursunuz, tıpkı Didar'ın hayatının aniden yaşanan gelişmesi gibi de şok olur kalırsınız. Ne yapacağınızı bilmez öylece etrafınıza bakarsınız. Ta ki bir el sizi tutup çıkarana kadar. Didar da onu bekliyordu ki birden Selman ağanın hayret dolu sesiyle kendine geldi.
" Ne diyorsun sen Memduh?"
Demişti yanındaki Selim ve Sadık ile yanlarına gelirken. Memduh oldukça mahçup ve ne yapacağını bilemez halde,
" Baba, ben."
Dedi ve yutkundu. Herkes söyleyeceği şeyi bekliyordu. Konuşamadı. Selman ağa ona doğru bir adım daha yaklaşıp doğrulttuğu silahı indirdi,
" Oğlum. Memduh. Eğer bir niyetin var idiyse bana gelseydin ya."
Demesiyle Didar'ın babası araya girdi,
" Benim senin kapındaki adama verecek kızım yok! Ben kızımı verdim ağa!"
Demesiyle Selman ağa hızla ona dönüp,
" Sen benim hanemden olan oğlum hakkında nasıl konuşuyorsun ha?! Eğer oğlum senin kızını seviyor ve istiyorsa! Bende kızını oğluma istiyorum!"
Deyince Didar bir adım daha geriledi. Kaçmak istediği şeyin bu olmadığını düşünürken aniden Necati,
" Hey! Bir dakika ben bu kızla nişanlıyım! Parmağında benim yüzüğüm var!"
Selman ağa,
" Ulan Necati! Ben sana git demedim mi?! Ayrıca sen bu kıza sordun mu, sen ister misin diye?! Şimdi hepinizin önünde ona soracağım. Kim ile evlenmek istediğini!? Sizde kabul edeceksiniz!?"
Deyince Didar öylece olduğu yerde kalmış, yere bakıyordu. Hiç tanımadığı bir adamdan kaçarken başka bir adamın kollarına düşmüştü. Herkesin içinde kendini sevdiğini haykıran bir adamın kollarına hemde. Kulakları inatla duyduğu cümleleri kabul etmezken ona dönen Selman ağa,
" Kızım, iyi misin?"
Bir şey demedi Didar, nefes almayı da bırakmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu,
" Evladım, şimdi bana korkmadan söyle. Sen kiminle evlenmek istiyorsun?"
Demesiyle başını kaldıran Didar, kendine dönen Memduh'un gözleriyle karşılaştı. İkisi de öylece birbirlerine bakarken babası,
" Kapının önündeki çöpçüye vermem seni!"
Demesiyle başını eğdi Didar. Babasının, Memduh'u aşağılayan sözleri ve Memduh'un kendi için yapmaya çalıştığı şeyle Selman ağaya bakıp,
" Senin hanenden olanla."
Demesiyle herkes bir şok daha yaşamıştı. Necati,
" Ama yeter ya! Her beğendiğim kızın kısmeti açılmak zorunda mı? Al yüzüğünü amca, ineklerde sana olsun!"
Demesiyle Selman ağa,
" Kızını duydun, damadım diye bağrına bastığın adamda belli ki kızını gerçekten sevmiyordu. Sevseydi böyle yapar mıydı?! Ben istiyorum! Sende vereceksin! Ayrıca sen Necati! Sen hemen buradan gidiyorsun!"
Didar'ın babası korkuyla onu tek bırakıp giden adamın arkasından bakarken Selman ağa,
" Kızını veriyor musun?!"
Demesiyle,
" Sizin olsun! Bir daha haneme ayak basmasın!"
Demiş arkasını dönüp gitmişti. Didar yaşananların şokuyla öylece Memduh ile göz göze gelmiş sonra da birden bayılıvermişti. Memduh onu hızla yakalarken, şaşkınca kalakalmıştı. Sadık arabaya koşarken Selim'de yanlarına gelmişti. Hala gördüğü şoku atlatamazken babasına,
" Baba?"
Demişti ama Selman ağa tebessümle bakıp,
" Valla bende anlamadım. Hastaneye gidelim. Hafsa'yı çağır hemen."
Deyince, Selim eve koşmuştu. Hafsa duyduğuyla şaşarken üstüne geçirdiği feracesiyle koşmuş yetişmişti arkadaşına. Hastaneye gittiklerinde doktor, Didar'a bakarken koridorda bekliyorlardı. Selman ağa,
" Memduh?"
Demesiyle Memduh başını kaldıramadı babası bildiği adamın yanında. Omzuna dokunan el,
" Benim yiğit oğlum. Bugün beni iki kez mutlu ettiniz. Utanma oğlum, sen sevdiğini korudun. Benim anlamadığım bugüne kadar nasıl hiç anlamadık, sevdiğini?"
Demesiyle başını iyice eğdi Memduh. Kalbi yerinden çıkacak gibi atarken ne diyeceğini bilemedi. Aklının ucundan evlenmek geçmezken, aniden içine düştüğü durumla ne yapacağını bilemedi. Söylediği şey Didar'ı korumak için söylenmiş bir şeydi ama kız alınıp verilmişti, üstelik Didar da bunu kabul etmişti. Onunla konuşmadan bir şey demek istemedi.
" Hayırlısı,"
Demişti ki Hafsa içerden telaşla çıkıp babasını çağırmıştı. Didar uyanmış, annesi için yardım istemiş ardından babasının aldığı başlık parasından bahsetmişti. Selman ağa duyduğuyla içerden çıkarken Hafsa eline aldığı peçeteyle göz yaşlarını silip,
" Tamam, babam halledecek korkma."
" biliyorum. Babam anneme karışmaz zaten. Korkar. Ama Hafsa ben? Ben... O Necati olacak adam yüzünden! Ben ne yapacağım?"
Demiş sarılıp ağlamaya devam etmişti. Hafsa, arkadaşına destek olmaya çalışırken kendini suçluyordu. Birkaç gündür haber alamadığı arkadaşını bir kere görmeye gitmiş olsaydı belki de bunlar olmayacaktı, deyip kendini suçlamaya başlamıştı. Ne yapacağını bilemezken Sadık dışardan seslenip,
" Gitmek için hazırsanız gidelim."
Demesiyle ayağa kalkmışlardı. Didar'ı, sıkı sıkıya tutan Hafsa kendini tutmaya çalışıyordu. Arkadaşına destek olması için dik durmalıydı. Onlar çıkınca Sadık önden gidip arabayı getirmişti. Beyni durmuş gibiydi, Hafsa'nın yönlendirmesiyle hareket ediyordu. Arabaya geçince abisi, babası ve Memduh'un nerede olduğunu sormak istedi ama yapmadı. Didar'a sarılıp destek olmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorgun Savaşçı
SpiritualYorgundu... Uzun bir yoldan gelmişti... En değerlisiyle birlikte kendini de bırakıp gelmişti Halime. Gelmişti, bin parça bir halde. Gelmişti, Hâlim'e...