25,🍂

595 50 14
                                    

Fevziye hanım, dolu dolu gözlerle kocasına bakarken üç gündür olanların üstüne kaynanası bunu da yapınca odasına geçip ağlamaya başlamıştı. Halime'nin yaralarını saralım derken ona zarar verdiklerini düşününce kendini tutamamıştı. Selman ağa, annesini odaya çekip usulünce konuşmaya çalışıyordu ama Perinaz hanım ne ilaç içiyor ne de kararından dönüyordu. Selman sakinleşmeye çalışarak alnını ovarken Perinaz hanım,
" O kız bu eve gelin diye gelmeyecek! Ben senin anan değil miyim?! Sütümü helal etmem! Duydun mu? O kız olmaz!"
demişti ki Selman ağa elini hızla alnından çekip,
" Annem. Güzel annem. Bu çocuklar evli. Evli. Allah katında evli olanları benden ayırmamı nasıl beklersin?"
" Ben o kızı gelin istemiyorum! Bitti!"
demesiyle odaya önce Hâlim sonra da Selim girmişti. Hâlim,
" Bitmedi. Bitmeyecek babaanne. Ben karımdan ayrılmayacağım."
Demişti ki Selim sakinleşmesi için koluna dokunurken babaannesine,
" Babaannem sakinleşelim. Bir oturalım. Tamam. Problem var. Çözeceğiz."
demesiyle Perinaz hanım,
" Problem gelin diye getirdiğiniz kız!"
Demesiyle Selim,
" Babaannem, sen yüce gönüllü büyük bir insansın. Önemlisin. Öyle kötü sözleri söylemek sana yakışmaz otur bakalım."
Demesiyle Perinaz hanım, yeleğinin kenarlarını tutup kendine sardı ve sertçe oturdu. Başını dirençli olduğunu belli etmek istercesine kaldırmışken Selim Hafsa'nın getirdiği bardağı eline aldı. Perinaz hanım yanına çöküp,
" Şu suyu iç de  şu güzel sesinden mahrum kalmayalım, sultanım."
Demişti ki Selim'in yumuşattığı Perinaz hanım ona bir bakış atmış sonra da eline aldığı suyu içmişti. Selim suyu bitirmesiyle ayağa kalkıp babasına döndü,
" Babaannem şimdi normale döner baba. Hâlim, sakin ol abim. Çözeceğiz sorunu, amcamı arayalım oraya gönderelim yarından önce. Kına gecesine kalmasınlar,"
Demesiyle Selman ağa,
" Aradım amcanı. Gelip alacaklar."
Demişti ki ilacı içen Perinaz hanım sakin sakin,
" Ben o kızı istemem. Gülizar'ı isterim."
Demesiyle Hâlim,
" Babaannem bak, ben evliyim. Sana daha önce de dedim. Gülizar'a da yazık. Kıza gelin diyorsun. Ben asla düşünmedim böyle bir şey, karımla aram iyi."
" İstemem."
Demişti bütün sakinliğiyle. Selman ağa, ayağa kalkarken,
" Hafsa'ya söyleyin annemin yanında beklesin. Hâlim odama gel. Çabuk."
demişti ki Hâlim asıl hesap vermesi gereken konuların geldiğini anlayınca Selim'le göz göze gelmişlerdi. Selim,
" Gazan mübarek olsun,"
Demişti. Hâlim söyleyeceği ya da yöneltilecek soruları merak ve korku içinde düşünerek babasının arkasından gitti. Alnında biriken boncuk boncuk terlerle odaya girip kapıyı örttü. Selman ağa,
" Otur."
Demiş Hâlim koltuğa kendini bırakmıştı. Başını eğmiş ne soracağını merak etmişti ki Selman ağa,
" Oğlum. Hâlim. Sen.... Sen... Allahım delireceğim."
demiş sakin kalmaya devam etmişti. Oğluna kızması gerekiyordu ama kızacağı şeyi nasıl sorması gerektiğini birtürlü bulamıyordu. Hâlim başını eğmişti, az evvelki kaplan yerini kediye bırakmıştı. Selman ağa,
" Sen! Hâlim. Düğünden önce bir daha Halime'nin yanına gitmeyeceksin. Mecburiyet dışında konuştuğunu görmeyeceğim. Düğün haftaya zaten. Sadıklarla kalacaksın."
" Baba..."
demiş isyan etmek için bir şeyler söylemek istemişti fakat yanlış anlaşıldığını ve bunu direk babasıyla halledemeyeceğini anlayınca susmuştu. Halime'ye olan özlemini doyuramazken nasıl bir hafta daha ayrı kalacağını bilmiyordu. Babasının odadan çıkmasıyla oda çıkmış odasına geçmişti. Kapıyı örter örtmez telefonuna sarılıp Halime'yi aramıştı. Birkaç çalıştan sonra açılan telefonla,
" Halime?"
" Efendim."
" Yarın kına gecesi var ya. Bu gece acaba sen Sinan'ı gezdirmek ister misin? Bence istersin. Tamam mı?"
" Bu gece ama annemlerle hazırlık yapacaktık."
" Ne hazırlığı? Boşver. Benim seni görmem gerek."
demiş Halime'nin konuşmasını beklemişti ama Halime, kalp atışlarından konuşacak hal bulamıyordu kendinde. Ona olan hisleri yoğun bir hal alırken,
" Hâlim. Sinan'ı dışarı çıkaramam ama... istersen seninle görüşürüz ki,"
" Yok. Yine aramızda karadağlar Halime. Düğüne kadar yasak yedik. Hayır karımızla da kalmayacaz kiminle kalacaz?"
Demesiyle Halime kaşlarını çatmıştı. Ziyaret maksadıyla gelen giden kızları düşününce içindeki kıskançlık duygusuna yenik düşmüştü. Sinirle telefonun ekranına baktıktan sonra,
" Hâlim. Bu gece görmek istiyorsan eğer bize geleceksin. sen akşam namazından sonra Sinan'ı bekle tamam mı?"
Demesiyle Hâlim sırıtırken,
" Savaşçı karım benim! Seni de kendime benzettim ama neyse artık. Seni bekleyeceğim, şöyle bir sarılalım."
" Hâlim. Biz evliyiz."
Demişti Halime birden. Oysa söylemek istediği şey 'Sen benimsin. Başka bir dişi şahıs eki bile kullanmanı istemiyorum.' demekti ama diyememişti.
Hâlim, Halime'nin aniden kurduğu cümleyle,
" Bir daha söyle. Kocacım desene bir, hadi."
Halime,
" ciddiyim."
Demiş ardından da hızla,
" Kocacım!"
Demiş kapatmıştı telefonu. Halime elindeki telefonu heyecanla yatağa atarken elleriyle yüzünü kapattı. Hâlim gittiğinden beri odadan çıkmamıştı, annesine ve diğerlerine karşı içindeki utanma duygusu ağır basarken odada dönmeye başladı.

Yorgun SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin