Selman ağa odasına geçip sinirle üstünü çıkartırken yaptıklarını düşünüyordu. Bazı konuları yanlış anlayıp olayların tekrar sarpa sarmasına sebep olacak bir şey yapmak istememişti ama sonuçlar onun tekrar buraya geldiğini gösteriyordu.
Dolaba yönelmişken kapı çalınca sinirle kendine engel olamayıp,
" Ne var?!"
Demiş sonra içeri girmeden konuşan Selim,
" Baba bir konuşalım mı? Ciddi bir mesele var."
Selman ağa kapıya gidip açtı, Selim'e baktı. Selim babasına tebessüm etmeye çalışırken,
" Çalışma odasında konuşalım mı?"
" tamam."
Demiş önden gitmişti. Selim derin bir soluk bırakırken babasının arkasından gitti. Babası yerine oturunca o da oturup beklemeye başladı. Selman ağa,
" Anlat bakalım, senin derdin ne?"
" Hâlim ile aranızda nasıl bir tartışma geçti bilmiyorum ama bizim oğlan korktuğundan öyle yapmıştır biliyorsun."
" biliyorum oğlum. Bilmesem tamam ama ben nereden bileyim böyle olacağını."
" tamam işte ben sana olayı anlatayım. En baştan ama bu anlattıklarım aramızda kalacak ve lütfen sakin ol."
" anlat bakalım, anlat."
" şöyle ki bundan birkaç ay önce Halime için bir arkadaşıma danışmıştık. Hâlim ile. Halime'nin durumunu ve yaşadıklarını anlattık. Geçirdiği ataklar. Gece yaşadıklarından bahsediyorum. Evet en baştan haberimiz vardı. Bunun için çözüm olarak çok basit bir şey söyledi, aile. Aile ve sevgi. Bunun içinde Halime ve Hâlim'in arasındaki bağın güçlenmesi için birlikte vakit geçirmeleri gerekiyordu. Ama Halime, eşi olduğu halde aradaki setleri birtürlü kaldırmadı. Korkuyor ve güvenemiyordu. Normal olarak. Kendini geri çektikçe çekti. Hâlim de üstüne gitmek istemiyordu, şey... baba yani Halime'yle direk evlenince onun kendini sevmediğini düşündü işte. Sonra bir ara Hâlim'e ' ben kendim her şeyi yapabilirim siz yorulmayın.' Demiş yani kaçmış bir nevi. Baktık olacağı yok. Kaçtıkça kaçacak. Hâlim de her şey normalmiş gibi davranmaya başladı. Kendini geri çektikçe yanına gitti."
" Yanına?"
" baba... şey işte. Düşündüğün gibi değil. Neyse işte. Sonra her şey yoluna girdi. Halime, bağlandı derken sen yan yana gelmeyin demişsin. O arada da-"
Deyince birden telefonuna ardı ardına gelen mesajlara baktı. Kaşları çatılırken,
" işte bak. Demiştik işte! Aşiret Fazlıyı sizden uzak tutacağız demişti baba değil mi?"
" evet hatta başka yere gönderdiler. Halime'nin ve Sinan'ın etrafına da bir koruma koymuşlardı. Konuşuyorum ben onlarla da."
" yetmemiş demek ki. Fazlı Halime'ye ulaşıp tehdit etmiş."
Demesiyle birden Selman ağa ayağa kalkıp sinirle elini masaya geçirdi.
" Bitmedi şu çocuktaki kin! Bitmedi!"
" baba Halime ve Hâlim'in düğününü erteleme fikrinden vazgeç. Bu düğün belirlenen vakitte olsun. Biz erteleyip öteledikçe olaylar karışır ve belki Halime'yi psikolojik olarak kaybederiz."
Demesiyle,
" Yarın aşiret erkenden toplansın. Düğün de dediğiniz vakitte olacak. Tamam."
Deyince rahatlayan Selim babasına baktı. Selman ağa yerine otururken,
" Diyeceğin başka şey var mı?"
Demişti. Selim aniden gelen soruyla babasına öylece bakarken,
" seninle düğünden sonra konuşmak istediğim bir mesele var baba."
" şimdi söyle oğlum."
" yok. O zaman söylesem daha iyi."
" bak bilmediğim başka bir şey var mı?! Söyle,"
" yok baba. Mesele benimle ilgili."
" ne?! Yurtdışına falan gitmeyi düşünmüyorsun yine değil mi?"
" bilmiyorum baba. O zaman konuşalım olur mu?"
" benim de seninle konuşacağım vardı. Önce ben konuşacağım."
" peki, hayırlı geceler. İlaçlarını almayı unutma."
" sende anan gibi ilaç da ilaç diye tutturma. Annene söyle de iki kahve yapsın gelsin. Şu meseleyi konuşalım."
deyince Selim odadan çıkmış annesinin yanına uğradıktan sonra odasına girmişti. Telefonuna gelen mesajlara dikkatle baktıktan sonra bilgisayarını açıp Hâlim'e mesaj attı,
-Başlıyorum araştırmaya.
-başla abi. Bakalım neler demiş. Telefona ulaşabilir misin?
-elbette ama... biraz zaman alacak.
- numarayı yolladım sana.
- tamam.
-ses kayıtlarına ulaşabilir misin?
- senin yüzünden ihlal ettiğim kaçıncı kural acaba Hâlim? İnşaEllah yakalanmam.
- inşaEllah.
- Halime başka bir şey dedi mi?
Demiş cevap gelmesini beklemişti fakat geciken mesajla telefonunu masaya bırakacakken gelen mesajı açtı,
-yarın sabah gitmeyi planlıyordu.
- ne? Nereye gidecekmiş?
- köyün sonundan alacakmış onu. Üniversite durağından. Abi bu adamın elini kolunu kırsam kaç yıl yerim?
- sakin ol. Halime'ye destek ol sen. Babamla konuştum. Yarın aşiret toplanacak.
- ihtiyar heyeti!
- hadi rahat bırak beni.
Dedikten sonra hızla parmakları klavye de gezinmeye başlamıştı. Normal şartlar altında veri tabanlarına girmekten kendini çekiyor, yasal olmayan yollara bulaşmamak için çırpınıyordu. Birkaç kere son anda yakalanmaktan kurtulmuştu. Bunun doğru olmadığını kendi kendine tekrar ederken geçen gün yaptığı küçük çaplı Yavuz araması aklına gelince durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorgun Savaşçı
SpiritualYorgundu... Uzun bir yoldan gelmişti... En değerlisiyle birlikte kendini de bırakıp gelmişti Halime. Gelmişti, bin parça bir halde. Gelmişti, Hâlim'e...