Uyuyamazdı. Evinden uzakta, başka bir yerde, başka bir şehirde olsaydı uyuyamazdı. Ama şimdi gözlerini açmakta zorlanıyor, uyumak istiyordu. Sıkı sıkıya sarıldığı kocasının göğsüne koyduğu başıyla yılların verdiği yorgunluğu atıyordu. Hâlim halinden oldukça memnun haliyle elini başının altına koymuş tavanı izlerken,
" Halime'm, sen böyle bana sarılıp kalıyorsun ya. Hiç kalkasım gelmiyor ama... hani geçte kalacağız."
" biliyorum."
"Evde devam edersin uyumaya olur mu?"
" Peki."
Demiş istemeyerek de olsa kalkmıştı. Uyumaktan şişen gözleriyle Hâlim'e bakıp gülümsemişti. Hızla kalkıp karısına sarılmış sonra da eşyalarını toplayıp yola koyulmuşlardı. Uzun bir yolculuk onları bekliyordu,
" Yanılmıyorsam akşam ezanına evde oluyoruz."
" galiba... evet."
" Eee eve dönüyoruz. Sinan Paşa'ya bir şeyler alalım."
" Ne gibi?"
" mesela kilosu kadar cips, çekirdek, çikolata?"
" ah! Hayır Hâlim. Sadık abi öyle dedi diye istedi. O kadar şeyi yerse dişleri çürür."
" e ne alalım o zaman?"
" ımmm?"
" bak paşa dediklerini almadık diye seni benden almasın?"
" onun garantisini şu an veremeyeceğim galiba."
" Ne? Hayır seni benden alsa bir şey demeyecek misin?"
" Demeyeceğim."
" Neden?"
" Neden olacak aramıza girmez çünkü."
" ah yokkkk sen bana olan bakışlarını görmüyorsun. Böyle böyle dik dik bakıyor bazen."
Deyince Halime gülüp,
" O kadar haklısın ki. Ne yapsın elinde bir tek ben kaldım."
Deyince ortama çöken hüzünle başını pencereye çevirdi Halime. Yine yeniden dolan gözlerine aldırmadan,
" İnsan bir kere kaybedince en sevdiğini, sonra çok korkuyor Hâlim. Sanki her an karanlıktan biri çıkıp gelecek ve geride ne kaldıysa alıp gidecek gibi. Öylesine çok korkuyor ki. Sevdiklerine korkuyor. Seveceklerine korkuyor. Öyle bir an geliyor ki bazen sevmekten, sevgiden korkuyor."
Demiş başını Hâlim'e çevirmişti,
" En başta. Seni gördüğüm o park çarpışmasında anlamıştım. Bir şeyler oldu o an. Hiç hissetmediğim kadar iyi hissettim. Hani kalbim yerinde değilmişte seninle çarpışınca yerine oturmuş gibi olmuştu. Ruhumu hissettim sanki. Sonra bana uzaktan bakan gözlerin, kahverengi. Bakınca sanki sıcacık bir şeyler oluyordu. Kalbim ısınıyordu. Seni sevmek istiyordum içten içe. Korkuyordum. Seni de benden alacaklar diye. O yüzden sana hep uzaktan baktım. Uzak kaldım. Oysa tam yanında olmak istedim. Sana çok özendim sonra. Böyle çekip sarılman, sahiplenmen..."
Demişti ki Hâlim'in arabanın hızını yavaşlattığını fark etmişti,
" Yavaşlama. Hızını düşürme."
" seni dinlemek istiyorum."
" biliyorum ama bunları karşında oturup söyleyecek cesaretim yok daha. O yüzden durma, yoksa susarım."
Deyince Hâlim eski hızına çıktı. Halime derin bir nefes alıp önüne döndü. Yanağından akan gözyaşını silip,
" Bana ilk sarıldığın anı hatırlıyor musun?Evlendiğimiz gün. O güne dönüp sana sıkı sıkı sarılmayı çok isterim. Bana kollarını doladığın o an ne yapacağımı bilememiştim çünkü. Daha önce kimse bana sarılmamıştı ki. Nasıl sarılırsın bir insana, bilmiyordum. Ama şimdi biliyorum. Bana sarılmayı öğrettin, Hâlim. Kalbinin ritminde huzur bulan bir ruhum olduğunu gösterdin. Teşekkür ederim."
demişti ki Hâlim'in gözlerini sildiğini fark edince ona döndü,
" Hâlim. Ağlama. Seni üzmek için değildi. Konuşmak istedim sadece."
" özür dilerim. Özür dilerim Halime. Seni uzaktan izlediğim o günlerde, izlemeyi bırakıp sana gelmeliydim. Ne olursa olsun seni tutup çıkartmalıydım. Özür dilerim."
" Hayır. Senin suçunmuş gibi konuşma lütfen. Olanlar... Olması gerektiği içindi. Kimseye kaldıramayacağı yükü vermezmiş Allah, öyle demişti Selman amca. Demek ben bunu atlatacak biriyim. Zaten hep geçecek dedim, bir gün uyanacağım ve yaşadığım için şükredeceğim. Bir gün uyanacağım ve her şey bitmiş olacak."
" birlikte üstesinden geleceğiz Halime. Sen bunu yapabilirsin, İnan ki o güçtesin. Belki çok yoruldun, her yanın yara bere içinde."
Demiş yutkunmuştu. Vücudundaki yaraları düşündü bir an sonra devam etti,
" Zor değil. Sen Allah'a dayanıp güvendikten sonra hiçbir şey zor değil. Beklediğin her şeyi ondan istedikten sonra hiçbir şey imkansız değil."
" Bana Eyüp Peygamberi anlatır mısın yine. Bana güç veriyor onun hikayesi."
deyince Hâlim derin bir soluk aldı. Aklını toparlamaya çalışıp başladı anlatmaya,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorgun Savaşçı
SpiritualYorgundu... Uzun bir yoldan gelmişti... En değerlisiyle birlikte kendini de bırakıp gelmişti Halime. Gelmişti, bin parça bir halde. Gelmişti, Hâlim'e...