4,🍂

1.3K 87 2
                                    

Selim olduğu yerde bir tur daha dönüp kendisini zorla giydiren annesine baktı. Fevziye hanım yaklaşıp 40 dk 15 saniyedir onu giydirmeye çalışıyordu. Üstündeki lacivert takımla,
" bu oldu anne,"
Demişti fakat elini çenesine koyan Fevziye hanım, biraz düşünüp, onu kolundan tutup çevirdi. Selim usanmışçasına ondan uzaklaşıp,
" bak anne bir takım daha denetirsen yeminle eşofmanımla giderim,"
Deyince Fevziye hanım telaşla yerinde kıpırdanıp ellerini hava da sallarken,
" yok! Yok tamam valla oldu. Git hadi,"
Deyip uğurladı. Sonra tam kapıdan çıkacakken kolundan tutup kendine çevirdi. Ellerini açıp nazar ayetlerini ve kısa süreleri okuyup yüzüne tükürünce Selim arkasını dönüp koşar adım evden çıktı. Fazla aksiyona müsait olmayan bünyesi annesine iyi dayanmıştı. Arabasına atlayıp üniversiteye doğru sürerken kafasından bin tane düşünce geçip duruyordu. Masa başı iş tam ona göreydi. Üniversitenin bilgisayar bölümünde hocalık yapacaktı kendi tabiriyle. Bilgisayar mühendisliğini bitirince kendine uygun en iyi işin masa başı iş olduğunu anlayıp vazgeçti. Kendi yazdığı yazılımları kendi şirketine veriyordu sadece. Piyasadan ve üniversitelerden teklif gelse de kabul etmemişti. Bilgisayar onun işiydi sonuçta...

Arabasını park edip fakülteye doğru yürümeye başladı. Bir elini cebine koyunca bütün bakışlar ona dönmüştü. Bu durum hiç hoşuna gitmese de iki gün sonra aksine dönecekti. İlk başta herkes ağzını açıp bakıyor sonra vazgeçiyordu. Bu durum onun fazla aksi ve suratsız oluşundan kaynaklanıyordu elbette. Etraftaki ağaçlara bakarak yürürken ormanlık alanda birini görünce durdu. Nedense fazlasıyla tanıdık gelen hareketleriyle farkında olmadan ona doğru yürüdü. Ağacın gövdesine sırtını dayamış, uyuyakalmıştı. Karşısına gelip çömeldi, hafif eğik olan başın önüne düşen saçlarını kenara çekince gördüğü kişiyle şaşkına dönmüştü. Öylece ona bakarken birden genç kız gözlerini açmıştı. Hızla başını kaldırınca ağaca çarpıp korkuyla onu itivermişti. Kalçasının üstüne düşen Selim,
" ne yapıyorsun Halime,"
Demişti birden. Halime karşısında gördüğü kişiyle şaşkınca ona bakarken rüya olmadığını anlamıştı. Başını iki yana sallayıp,
" ne yapıyorsunuz burada?"
Deyince Selim ayağa kalkıp üstünü temizledi. Annesi görse şu halini kesinlikle şu kıza kızardı. Bu soruyu kendisinin sorması gerektiğini düşündüğünden aynı soruyu ona yöneltti,
" asıl sen burada ne yapıyorsun?"
Demişti ona bakarken. Halime de ayağa kalkıp, bir iki adım geri atmıştı. Aralarındaki mesafe büyüktü, kaçmak için iyiydi. Halime, böyle zamanlarda kaçabilecek alanı varsa kaçmayı düşünüyordu. Selim ona doğru bir adım atınca,Halime telaşla konuşmaya başladı.
" ben! Ben burada okuyorum,"
" İstanbul?"
" aile ziyareti."
" dönem ortası?"
Demişti ki aniden bu kızla fazla samimi olduğu aklına gelince elini cebine koyup vazgeçti.
" neyse ne! Bundan sonra bol bol görüşeceğiz zaten. Hadi düş önüme de bana bilgisayar bölümünü göster,"
" Ben mi?"
" hadi Halime!"
" peki,"
Deyip önden yürümeye başladı. Selim onun her şeye baş eğen tavrına sinir olmuştu. Oysa Hafsa öyle değildi. Onu hep kendine diklenirken buluyordu, onunla uğraşıyordu. Kim çalmıştı bu kızın neşesini? Sessiz bir yürüyüşten sonra istediği yere gelince Halime eliyle işaret edip yolu tarif etti. Bundan sonrasına kendisinin girmesi yasaktı. Sadece profesörler. Selim başıyla onaylayıp bir iki adım atmıştı ki,
" bu arada yardımcı doçentim ben,"
"Tamam,"
" iyi bir şey bu,"
" peki,"
" hadi git,"
Deyince Halime sessizce arkasını dönüp gitmişti. Arkasından öylece bakakalırken bu hali ona bir kuklayı hatırlatmıştı. Gel deyince gelen, git deyince giden...

🍂

Halime günün verdiği şaşkınlıkla öylece yürüyordu. Bu adam günler önce İstanbul'da ona yardımcı olan adamdı. Neden şimdi karşısına çıkıp Profesör olduğunu iddia ediyordu ki? Yoksa peşime mi takıldı diye düşündü bir an, sonra kendini hayali olarak şöyle bir süzüp vazgeçti. Bu kılıkla anca kızlar peşine takılırdı o da erkek sandıkları için.

Yorgun SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin