' Kötü insanların çocuklukları kötü geçmiş ise hayat onları o yöne doğru bir rüzgarla savurur.'
Balımla biraz daha sohbet ettiğimde gerçekten de çok sevimli bir kızdı. Bana sınıfta ki çoğu kişiyi anlatmıştı. Ama özellikle Oğuz ve Ateş konusunda bana çok öğüt vermişti.
Balım konuşmaya devam ederken sınıfta öğretmen geldiğinde hepimiz susmuştuk. Çaktırmadan Balıma seslendim.
"Bu ne öğretmeni" dediğimde somurtarak "Matematik hocası" dediğinde gülümsedim. Hoca sınıfta gözlerini gezdirdi.
"Günaydın çocuklar" dediğinde sınıfta çoğunluğu hocaya cevap vermişti. Hoca oturmamızı işaret ettikten sonra gözleri bende durdu.
"Sınıfımızda yeni birilerini görüyorum" dediğinde yerimde kıpırdanamaya başladım.
"Bize kendini tanıtır mısın?" dediğinde derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım.
"Adım Alev, Alev Gürsoy. Buraya İstanbul'dan geliyorum. "
"Hoş geldin öncelikle Alev. Peki neden İstanbul dan geldin. Babanın işleri yüzünden mi?" O an gözlerimin dolduğuna yemin edebilirdim. O anılar tekrar içimde filizleniyordu ve ölüyordu. Saniyeler içinde.
"Alev" Balımın sesi ile irkilmiştim. Öğretmen ve bir çok kişi bana sonran gözlerle bakıyordu.
"Hayır...Babamın işi yüzünden gelmedim." Dedim gözlerimi sırama dikerek dişlerimin arasından fısıldadım. "Annemle babam boşandı." dedim dolu gözlerle "Bizde annemle burada yeni bir hayata başladık." Dediğimde sınıftaki o bütün uğultular susmuştu. Herkes pür dikkat beni dinliyordu. Sınıfta gözlerimi gezdirdiğimde bir çoğunun gözünde bana acıdıklarını görüyordum. Ama bana acımalarını istemiyordum!
"Buna üzüldüm. Umarım burada güzel bir hayatın olur... Buyur oturabilirsin" dediğinde yerime oturdum ve gözlerimi defterime indirdim.
"Matematikle aran nasıl?" dediğinde bütün o anıları aklımdan sildim. Onlar İstanbul'da olmuştu. Geçmişti. Artık önümde yeni bir hayat vardı. Gülümseyerek matematik hocasına döndüm.
"Matematik ile aram gayet iyi. Notlarım her zaman yüksekti."
"Anlaşılan sayısal öğrencilerdensin"
"Evet sayısalcıyım" dediğimde hoca da gülümseyerek önündeki notlarına döndü.
*************************
Matematik dersi zevkli bir şekilde geçmişti. Sınıfta ki o bunaltıcı hava yok olmuştu. Sürekli sorularda parmak kaldırıyordum .Bazıları bu yaptığıma sinir olsalar da onlara laf söylemedim.
Balımla sürekli soru çözüyorduk. Hatta arada yarışmalar yapıyorduk. En son ' Bana bu kadar yeter! Anlamıyorum tekrar anlatır mısın Alev?' diye isyana girmişti. Ona güldüğümde ' ya gülme anlamıyorum işte' diyerek cimciklemişti. Anlamadığı konuları kısa bir özet geçtikten sonra elindeki soruyu masaya sertçe bıraktı.
"Benden bu kadar! Beynim fazlasını almıyor. Aldıklarını da unutmadan bahçeye çıkalım mı? Temiz hava alırız" dediğinde bende önümdeki soruyu çözmeyi bırakıp ona baktım.
"Olur hem okulu öğrenmiş olurum" dediğimde koluma girerek sınıftan çıkmıştık. Bahçeye çıktığımızda Balım beni büyük bir ağacın altına oturtmuştu.
"Ay zengin kızımız yerele oturttuk" diye benimle dalga geçtiğinde gülerek omzuna vurdum.
"Balım! Yapma şöyle şeyler. Ayrıca ben zengin değilim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...