" Canımın yanacağına arabanın lastiklerinin yanmasını tercih ederim"
Balım koşarak Emirin yanına gitmişti. Ben hala olayın şokundaydım ve onlara korkarak bakıyordum. Çok kötü görünüyorlardı. Mert belini ve başını tutarak yerde kıvranıyordu. Emir ise başını tutuyordu.
"Ne oldu size?" Balımın bağırması ile onları izlemeyi bırakıp yanlarına gitmiştik.
Mert" Doruk...Doruk ve Ulaş... Bize saldırdılar" dediğinde elimi uzatarak yerden kalkmasını sağladım.
"Var kırmızılım bana yardım ediyor ha? Ulaş piçi sayesinde cennetteyim." dediğinde tuttuğum gibi geri bıraktım. Mert yere sertçe düştüğünde Emir ve Balım gülmeye başladı. Ama Emirden acı bir inleme geldiğinde geri onlara döndüm. Başı kötü görünüyordu. Neyle vurmuşlardı?
"İkinizi de fena hırpalamışlar" dediğimde Mert küfür ederek yerden doğruldu.
Mert "Abi Ateş ve Savaşa söylememiz lazım. Bizi alsınlar" dediğinde Emir telefonunu çıkarttı.
"Has siktir!" diyerek Emir sinirle telefonu yere fıslattı. "Kapanacak zamanı buldu" dediğinde Mert telefonunu çıkarttı. "Tamam b-ben ararım." Diyerek numarayı tuşladı.
"Ne var Mert!" sesi hoparlöre almış olmalı ki Ateşin sinirli sesi boş ve karanlık sokakta yankılanmıştı.
"A-ateş, bizi alın abi" Mert o kadar kötü konuşmuştu ki Ateş sinirle bağırdı! " Neredesin! Ne oldu!" Mert'in konuşacak durumda değildi. Cesaretimi toplayıp elinden telefonu aldım.
"Ateş"
"Bela topu? Lan senin ne işin var! Mert nerede?"
"Bağırma öncelikle dur. Mert ve Emir şuan çok kötü. Doruk ve Ulaş'la kavga etmişler" dediğimde arkadan Savaşın küfür etmesini duymuştum.
Ateş sinirli ve bir o kadar tüyleri diken eden bir sesle " Şimdi ben dinle. Onları alın ve senin eve götürün."
"Ama ann-"
"Annen evde değil. Bahane uydurma. Ara sokağa araba girmez. O yüzden senin evinin önünden onları alacağız. Şimdi kapat!" diyerek telefonu yüzüme kapatmıştı. Sinirle telefonu sıkmaya başladım.
Balım" Ne diyor Ateş?" dediğinde Mert ve Emire baktım. "Benim eve gidiyoruz. Yürüyebilecek misiniz?" dediğimde Emir başını salladı. Mert'e baktığımda yerden kalkmaya çalışıyordu. Onu fena hırpalamışlar. Normalde bırakır giderdim ama ne yazık ki vicdanım buna izin vermiyor. Mert'in kolunu omzuma attım ve yürütmeye çalıştım. Arkama baktığımda Balım da Emir'e destek oluyordu. Zor güç eve gelmiştik. Emir ve Mert'i içeriye alıp koltuğa yatırtmıştık. Banyoya gidip su aldım ve ilk yardım çantasının içinden bez ve merhem çıkarttım.
"Siz benim şu vicdanıma şükür edin. Yoksa sizi Balımla o sokakta bırakırdık." Dediğimde Balım beni desteklemişti. Balım elimdeki pamuğu aldı ve üstüne bolca alkol döktü. Ve Emirin başına bastı.
"Ah! Balım yavaş!" dediğinde Balım gözlerini kıstı ve daha sert bastı.
"Sus! Bak elimin altındasın, canını bir de ben yakarım" dediğinde Emir yarası olmasına rağmen sinsice gülmeye başladı.
"Umarım bir gün sende benim elimin altında olursun" dediğinde büyüyen gözlerle ona baktık. Balım sinirle yarasına bastığında Emir acı içinde inledi.
"Kaşınma Emir!"
"T-tamam, sen kazandın." Dediğinde gülerek Mert'e döndüm. "Mert yaranı temizleyeceğim. Sakın Emir gibi bir piçlik yapma. Yoksa Balımın yaptığının iki katını yaparım" dediğimde Mert gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...