"Baş etmek istiyorsan öfkeni serbest bırak"
Duyduğum sesle bakışlarımı Emirlerden çekip Ateşe çevirdim.
"Neden arabana biniyorum. Bana sadece konuşacağımızı söyledin" dediğimde Ateş derin bir nefes aldı.
"Arabada konuşacağız. Ve bir işi yaptıracağım. Şimdi bin. Yoksa seni Emir gibi araya zorla bindiririm. Ama Emir gibi asla kibar olmam" dediğinde bir adım geriledim.
"Ben gelmiyorum. Ne söyleyeceksen söyle" dediğimde Ateş sinirli gözlerle bana baktı.
"Öyle mi?" diye üzerime yürüdüğünde "Tamam, dur biniyorum" dedim ve arka koltuğa geçtim. Kapıyı kapatacağım sırada Ateş eli ile durdurdu.
"Öne bin!" dediğinde oflayarak arabadan inip öne geçtim. Kapıyı sert bir şekilde kapatıp yanıma gelmişti. Onunla inatlaşabilirdim. Ama şuan aşırı sinirliydi. Ve o siniri birkaç katına çıkartmaya meyilli değildim.
Buz gibi bakışlarını bana çevirdi. " Telefonu yüzüme kapatmanın hesabını sana ayrı soracağım. Ama beni deli eden bir konu var. Ve bu konuyu sadece sen ve Balım biliyor. " dedi ve sakin kalmaya çalışarak gözlerini kapattı. "Polislere gidip bizi sen mi şikayet ettin" dedi ürpertici bir ses ile ama hemen başımı iki yana salladım.
"Cevap ver!" diye bağırdığında kekeleyerek cevap verdim. "H-hayır...N-neden böyle bir şey yapayım" dediğinde bal rengi gözlerini açıp benim koyu kahverengi gözlerime kenetledi.
"O uyuşturucu olayını sadece sen ve Balım biliyordu. Ya sen söyledin ve bizim mekan basıldı. Yada Balım. Ama Balım böyle bir şeyi asla yapmaz. Beni karşısına almayı istemez. Bu durumda sadece sen kalıyorsun. Şimdi ya ötersin" dedi ve kolumu sert bir şekilde tutarak beni kendine çekti.
"Ya da senin şuracıkta işini bitiririm." Dediğinde dolan gözlerimle Ateş'in elinden kurtulmaya çalıştım.
"Yemin ederim ben gitmedim." Dedim ağlayarak Ateş sinirle beni geri atmıştı.
"O zaman siktiğimin deposunu nasıl patlattılar lan!" dediğinde korkarak ondan cama doğru sindim. Ateş benim bu halimi gördüğünde kafasını direksiyona yasladı ve gözlerini kapattı.
"Ağlamayı kes!" dediğinde kendimi dindirmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Şuan onunla burada olmak çok kötü bir şeydi. Her an bana zarar verebilirdi.
"Şimdi beni iyi dinle. Abime iki tane koli götüreceğiz. Bilerek seni yanıma aldım çünkü abim seni görmek istiyor. Belki o seni konuşturur" dedikten sonra yaşlı gözlerle ona baktım.
"Ben yapmadım" diyerek arabadan inecektim ama çocuk kilidi devreye girmişti. Ateş tekrar kolumu sert bir şekilde tutmuştu. Beni kendine çekti ve bıçağı boğazıma dayadı. Canımı acıtıyordu.
"Arabadan inmiyorsun!" dedi dişlerinin arasından,
"Ateş sana yemin ederim...Ben polise gitmedim." Dediğimde bıçağı boğazımdan çekmişti. Elime boğazıma attığımda kanı görmem bir oldu.
"Güzel tenine iz bırakmadım, ama bir daha arabadan inmeye kalk tenin her yerini iz bırakırım. Bir çizikle kurtulamazsın" dedi ve arabayı çalıştırdı. O kadar hızlı kullanıyordu ki emniyet kemerini hemen bağladım. Telefonum titrediği zaman hemen açtım.
Ballı Çöreğim.
-Emir bana saçma, saçma sorular soruyor. Ne oluyor? Bizim polisle ne alakamız var. Emiri ilk kez bu kadar ciddi ve sinirli görüyorum. Balımın mesajını okuduğumda titrek bir nefes aldım. Ve mesajına cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...