"cesaret aptallara göre..."
Lanet alarm sayesinde yeni bir güne uyanmıştım. Annem seslenmeden yatağımdan kalktım ve üstümü değiştirmeye başladım. Aynada son dokunuşları yaptıktan sonra odamdan çıkmıştım. Annem büyüyen gözlerle bana baktı.
"Alev"
"Günaydın anne"
"Günaydın kızım. Ben demeden kalktın"
"Evet ve şimdi de Balımla okula gidiyorum. "dediğimde annem de benimle kapıya kadar geldi. "Kahvaltı yapsaydınız"
"Okulda atıştırırım. Biliyorsun bu saatte yemek yiyemiyorum" diyerek evden çıkmıştım. Birkaç dakika sonra Balım gülerek geliyordu. Bu kız nasıl böyle pozitif enerjili olabiliyor. Hiç bitmiyor enerjisi.
"Günaydın kanka" diyerek koluma girmişti.
"Sana da günaydın enerji patlaması" diyerek ona takılmıştım. Okula güle eğlene gelmiştik. Balım 'ben açım' diye isyanlarına karşılık kendimizi okulun kantininde bulmuştuk.
"Sen otur ben alırım" dedim ve sıraya doğru ilerledim. Sıra yavaş yavaş ilerliyordu. Birisi omzuma dokunduğunda arkamı döndüm.
"Selam kırmızılı" gözlerimi devirerek önüme döndüm. "Ah hadi ama adını söylemeyecek misin?" diyerek önüme geçmişti.
"Hayır Ulaş şimdi çekil önümden" dedim sert bir sesle Ulaş sinsice gülümseyerek yanağımdan makas aldı. "Asisin sevdim. Ama sen benim adımı biliyorsun. Ben bilmiyorum"
"O senin sorunun" diyerek önümden ittim ve kantinciye isteklerimi söyledim. Ulaş yine gitmemişti. Duvara yaslanıp bana bakıyordu. Kantinci bana poşeti uzattığında elinden aldım. Bu sırada Ulaş cebinden parayı çıkartıp kantinciye verdi. Sonra göz kırptı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"Aldıklarını ödüyorum."
"İstemez abi sen buradan al" diyerek elimdeki parayı uzattım. Adam elimdeki parayı aldığında kalabalıktan çıktım.
"Kırmızılı bekle" tabi ki de beklemedim. Balımı aradım. Neden oraya oturdu ki. Balımın yanına hızlıca gidip oturdum.
"Ne oldu orada?"
"Sorma. Şu muhteşem üçlünün birisi ile karşılaştım"
"Hm bu siniri sen sadece Ulaşa yaparsın. Yoksa sana da mı yürüdü."
"Yürümüyor uçuyor "diyerek vişneli meyve suyunu içmeye başladım. Balım gülerek elindekini yedi. "Alışırsın merak etme" dediğinde gözüm cam kenarındaki masaya kaydı.
"Neden şuraya oturmadık." dediğimde Balım gözlerini devirdi.
"Orada oturmak mı? Almayayım ben o kadar deli değilim"
"Balım dediğinden bir şey anlamadım"
"Orada Ateşler oturur bak mesela arkamızdaki iki masa ileride Oğuzlar oturur" başımı çevirip onlara baktığımda Ulaş dudağının kenarı kıvrılmıştı. Gerçekten de sinir bozucu hemen önümü döndüm.
"Hem Ateşlerin yerine oturup hem Ateşle hem de Emirle uğraşamam" dediğinde kıkırdadım.
"Emir ile aranda ne var ki sen böyle düşmansın"
"Aramda hiçbir şey yok. Ona diğerlerinden daha ayrı bir gıcığım var. Sürekli kızları kullanan birisi. O tayfa kızları bir hiç olarak görüyor. Sadece Savaş ve Ateşin bir kızlarla takılmaz. Ama Mert ve Emir." diyerek gözlerini devirmişti. Aldığımız şeylerden atıştırırken kantinin kapısında Mert ve Emiri görmem bir oldu. Mert yine o gıcık gülüşü ile kızlara bakarken Emir sert bir şekilde bakıyordu. Kantinde ki o uğultu yok olmuştu bu ikisi girdiğinde gösterdiğim yere oturduklarında bazıları geri kaldığı yerden konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...