" Ben tehlikenin vücut bulmuş haliyim..."
Duyduğumuz seslerle dona kalmıştık. Balım ile sesin geldiği yere bakmıştık. Emir ve Ateş sinirli bir şekilde buraya bakıyorlardı. Balımı tutan çocuk :
"Siktirin gidin, kendinize başka yem arayın " dediğinde Emir gülmeye başladı. Ve Ateş'i dürttü.
"Yem mi? Yem arayalım öyle mi? Tamam" dedi ve bize doğru bir adım attı. Aramızda onlarla sadece iki üç adım vardı. Emiri ilk kez bu kadar korkutucu görüyorum.
"Ben yememi buldum" diyerek Balımı tutan çocuğa kafa atmıştı. Emir çocuğu döverken beni tutan eller birden yok olmuştu. Çocuğa baktığımda yerdeydi. Ve üstünde Ateş vardı.
"Sen, bu kıza nasıl dokunmaya kalkışırsın puşt" diyerek Emir çocuğu kanlar içinde dövmeye başlamıştı. Balım onları ayırmaya çalışırken ben öylece onları izliyordum.
"Alev ne bakıyorsun. Durdursana Ateşi!" Balımın bana bağırdığı an kendime gelmiştim. Ateşe baktığımda çocuğa küfürler ederek tekmeliyordu.
"Ateş!" diyerek kolunu tutmuştum. Ama beni geriye itmişti ve çocuğun yakasından tutup yüzüne bir tane vurmuştu. "Sizin gibi orospu çocuklarından ne çektik lan!" dediğinde bir kez daha yerden kalktım ve Ateş'i durdurmaya çalıştım.
"Ateş, dur çocuğu öldüreceksin" dediğimde beni duymuyordu bile Balımın bağırması tekrar kulaklarıma dolduğunda onlara baktım. Emiri ilk kez böyle görüyordum. Ateşten bir farkı yoktu. Karanlık ve tehlikeli bir şekilde duruyordu. Balım haklıydı. Emir de Ateş kadar karanlık.
"Emir tamam sakin ol!" diyerek Balım onu çocuğun üstünden almıştı. Yanımda ki çocuktan acı bir ses geldiğinde bakışlarım geri Ateşe döndü.
"Bu sana sadece bir iz. Bir dahakine iz bırakamam işini bitiririm" dediğinde çocuğun kanlı bacağına bakıyordum.
"Ateş!" dediğimde Ateş çocuğun bacağındaki bıçağı sertçe çıkartıp bana baktı.
"Yürü taksiye, sikerim inadınızı lan!" diyerek tekrar aynı kolumu tutmuştu. Bu kolum bu gün kopmaz ise iyi.
"Ah! Ateş, çocuğu yaraladın ambulans çağır-" cümlemi tamamlayacağım sırada bağırarak beni susturmuştu.
"Alev! Saçmalama istersen. Lan bu puşt size dokunmaya kalktı. Dua etsin ona sadece iz bıraktık" dediğinde bakışlarım diğer çocuğa kaydı. O da aynı diğeri gibi ama o kolunu tutuyordu.
"Şimdi yürü" diyerek beni sürüklemeye başlamıştı. "Tamam bırak " diyerek kolumu kendime çekmiştim. Bileğimi ufaladığım zaman Ateş koluma baktı. İlk kez bal rengi gözlerinde hüzün görmüştüm ama saniyelikti.
"Tamam bıraktım. Şimdi binin şu taksiye" diyerek önden yürüdü ve öne bindi. Emir bize işaret yaptığı zaman itiraz etmeden arkaya bindim. Balım ise Emire sert bir şekilde baktıktan sonra yanımıza binmişti. Emir sabır dilercesine nefes almıştı ve o da Balımın yanına binmişti. Çok sürmeden evime gelmiştik. Arabadan inerken Emir arkamdan seslendi.
"İyi geceler Alev" dediğinde gülümseyerek başımı salladım. "Hepinize iyi geceler. Ve teşekkür ederim" diyerek arabadan indim. Eve girdiğimde annem telaşla bana baktı.
"Alev neden telefonun kapalı kızım" dediğinde montumu çıkarttım ve astım.
"Sakin ol anne. Şarjım bitti."
"Peki neden bu kadar geç geldin" anneme karakoldaydık dersem. Deliye dönerdi. Üzgünüm anne ama yalan söyleyeceğim.
"Projede bir hata oldu onu baştan yazmıştık. Zamanın geçtiğini bir türlü anlamamıştım." Dediğimde annem gülümseyerek başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...