"Şarkı da söylediğin gibi ol..."
Dersler ardı ardına geçerken ben hiç birini dinleyemiyordum. Aklım sürekli Oğuzdaydı. Bana durduk yere iyilik yapmaz o, bir çıkarı olmasa asla yanıma bile gelmez.
Emir "Bundan sonra ne yapacaksın peki?" diye soruduğunda derin düşüncelerimden sıyrıldım.
"Beni dinlemiyor, öldürecekmiş gibi bakıyor, baksanıza" dediğimde ona baktılar. Savaş "Sana bakıyor, Oğuz yüzünden sinirli, hayır alamadığım Oğuz sana neden yardım etti" dediğinde düşünmeye başladım
"bilmiyorum. Ama bir çıkarı olmasa asla yardım etmez" dediğimde hepsi beni onayladı.
"Orası kesin " diye Emir bana baktığında Balım "Bence o Ateşi sinir etmek için yaptı" dediğinde onu onayladım. Bu zaten aklımda olan bir teoriydi. "Ateş içeriye gidiyor" diye Emir bana seslendiğinde başımı salladım.
"İçimden bir ses bu sefer Oğuzun amacı farklı bir şey diyor" dediğimde hepsi bana baktı.
"Alev! Alev!" Mertin telaşlı sesi ile hepimiz oraya döndük.
"Ne oldu Mert?" dediğimde derin derin nefes almaya başladı.
"Oğuz ve senle...Dur nefesimi toparlamam lazım" dediğimde hepimiz merakla Mert'e baktık.
Savaş" Mert ne Oğuzu anlat!" diye bağırdığında Mert bana baktı.
"Senin sınıfa Oğuz ile öyle gelmen olay oldu. Okuldaki herkes seni konuşuyor, Ateşin seni bıraktığını senin de Oğuza gittiğini" dediğinde sinirle o tarafa döndüm. Bu saçma şeyi tek bir kişi çıkartabilirdi.
Yerimden hızla kalkıp onun yanına gittim. Telefonla uğraşıyordu. Ona zaten sinirliydim bu iyi oldu! Siyah kısa saçlarını sertçe tutup geriye doğru çektim.
"Ahh!"
"Sen yaptın değil mi! Sen yaptın! O saçma dedikoduları sen çıkarttın!"
"A-alev canımı acıtıyorsun"
"Dur ben senin canını daha çok açıtıyım o zaman!" diyerek kafasını daha çok arkaya çektim ve oturduğu tahta banka serçe vurdum. Banu inleyerek benden uzaklaşmaya çalışıyordu. Balım ve Emir yanıma gelmişti ama ellerini bile sürmeden beni izliyorlardı.
"A-alev bırak! Emir! Balım yardım edin!"
"Aaa neden sınıfta laf sokarken, Ateşin yanında pek bir cesaretliydin! Çünkü biliyordun Ateş senin yanındayken seni elimden alırdı. Şimdi de alsınsana!" diye bağırdım.
"Alev!" Ateş'in sesini duyduğumda sinirle ona baktım. Nasıl baktığımı bilmiyorum ama Ateş korkarak bir adım geriledi. "Bırak onu" dediğinde sinsice gülümsedim.
"Bırakmamı mı istiyorsun?" dediğimde bana doğru geldi ve elimi tuttu. "Bırak" dedi sakin bir sesle, şuan onu mu koruyordu? Bana karşı onu koruyordu. Banu ağlayarak saçlarını kendine çekmeye çalıştığında sertçe bıraktım. Ve ona döndüm.
"Senden iğreniyorum" dedim ve yanından hızla geçip gittim. Okula girdiğimde kendimi lavaboya attım. Aynadaki yansımama baktım. Gerçekten de salaksın sen Alev. Ateşin gerçekten iyi biri olduğuna nasıl inanabildin ki? Banuyu korudu! Korudu!
"Alev" Balımın sesini duyduğumda aynadan ona baktım. Yanıma gelip elini omuzuma koydu. Bir şey söylemeye çalışıyordu ama söyleyemiyordu.
"Bir şey söylemeye çalışma Balım. Ben elimden geldiği kadar çabaladım. Kendimi anlatmayı çalıştım, onu buraya gelmesi için ölümü göze aldım. Ama Ateş bunların hiç birinden etkilenmedi. Beni dinlemedi ve şimdi de hayatına devam ediyor. " diyerek onu gösterdim. "Belki onunla konuşmasam, onun benimle konuşacağını düşündüm. Ama hata yaptım. Ateş yine o eski haline döndü. Umursamaz haline" dediğimde Balım kaşlarını çatarak bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...