"22 kişi de 1 topun peşinde koşuyor..."
Oğuzun bakışlarındaki sertliği tarif bile edemiyordum. Buz gibi dondurucu gözleri zihnimden çıkmıyordu. Birden içtiğim içecek midemi bulandırmaya başlamıştı. Etrafıma bakındığımda köşede bayanlar lavabosunu görmüştüm. Savaş, Mertten kurtularak yanıma geldi.
"Saldı seni ha?" dediğimde gülmeye başladı. Sonra yüzüme dikkatli bir şekilde baktı.
"İyi misin?"
"İyiyim sorun yok. Alkol ve sigara kokusu midemi bulandırdı. Ben lavaboya gidip geliyorum." Dediğimde köşede olan bayanlar lavabosunu gösterdi. Başımı sallayarak kalabalığa girerek lavaboya doğru ilerledim. İçeriye girdiğimde bir kız vardı. Ellerini yıkayıp çıkmıştı. Lavabonun yanına gidip musluğu açtım ve soğuk su ile yüzümü ıslattım. Derin derin nefes alarak elim ile yüzümü yelliyordum. Biraz daha iyi gelmişti. Ellerimi tekrar soğuk su ile yıkayıp boynumu tuttum.
Kafamı kaldırıp aynadaki yansımama baktığımda korkarak arkamı dönmem bir oldu. Ondan uzaklaşmak, kaçmak için adım attığım an beni duvara doğru sertçe itti. Kaçacağım sırada kollarını iki yana açarak gitmemi engelledi.
"Manyak mısın sen? Burası bayanlar lavabosu " dediğimde çevresine kısa bir bakış attı ve bana döndü.
"Manyak değil, kötü olduğum kesin ve buranın da bayanlar lavabosu olduğunu biliyorum. Senin sorunu cevapladığıma göre, sıra sende" diyerek buz mavisi gözlerini gözlerime kenetledi. Resmen gözlerinde buzdan bir kütle vardı. O derece soğuktu. "Neden sürekli beni izliyorsun" dediğinde sertçe yutkundum. Onu izlediğimi anlamıştı.
"Seni izlemiyordum. Burada bile olduğunu biliyordum" dediğimde sinsice gülümsedi. Sonra aniden eli boynuma gitti ve hafifçe sıktı.
"İnan bana seni şurada işini bitiririm. Ve dışarıda olan Mert ile salak Savaşın aklına bile sonradan gelirsin. Şimdi" diyerek bir kez daha boynumu sıktı. Ama bu sefer diğerine göre daha çok sıkmıştı. Nefes almam zorlaşmaya başlamıştı.
"Tamam" dediğimde boynumu sıkmayı bıraktı ama eli hala boynumdaydı.
"Aferin baş belası, şimdi anlat neden beni izliyorsun?"
"Neden burada olduğunu anlamaya çalıştım. Senin Mertlerin mekanında takılmayacağını çok iyi biliyorum" dediğimde küstahça sırıttı.
"Doğru ama" diyerek tekrar hafifçe sıktı. "Ateşi bitirmek için onların mekanını geç, aslanın ağızına bile girerim. Duyduğuma göre sevgilin gelmiş. Ah pardon, eski sevgilin demi? O şerefsiz yüzünden salak işler yaptın" diyerek boynumu bırakıp boydan süzdü. Ve kolu bileklerimde durdu.
Bileklerimi saklayarak dik durdum. "Seni ilgilendirmiyor. Ayrıca eski değil. Hala sevgiliyiz! Ve sevgilim hakkında düzgün konuş" dediğimde birden bu deli cesaretimin nereden geldiğini sorgulamaya başladım. Oğuz bana soğuk ve boş gözlerle bakmaya devam etti. Ölüm gibi aramızda bir sessizlik oluşmuştu. Ve bu çok rahatsız edici bir şekle bürünüyordu.
"Mert ve Savaş yanında olsalar bile seni koruyamıyorlar." Diyerek bileklerimi gösterdi." Sana bir kere dedim. Ve tekrar diyorum. Yanlış taraftasın. Ateş seni bitirmekten başka bir şey yapmayacak " dediğinde sertçe yutkundum.
" Yanlış taraf? Mertler benim için doğru o senin için yanlış. Size katılacağımı düşünmüyorsun değil mi Oğuz? Sen hepsinden karanlıksın, senin bir kalbin olduğunu bile düşünmüyorum. " dediğimde Oğuz soğuk bir şekilde gülümsedi. Ve önümden çekildi. Yanından geçip gideceğim sırada bileğimi tutarak beni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Ficção AdolescenteBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...