"seni inim inim inletirim..."
Özel...Ben onun için özel miyim? Ateş benden biraz uzaklaşıp gözlerimin içinde huzurlu bir şekilde bakmaya başladı.
"Gitmeni istemiyorum, seni kendi ellerimle tehlikenin içine atamam Alev" dediğinde hiçbir şey söyleyemedim. Sadece gözlerimi bir-iki kere kırpıştırdım. Ateş bana özel olduğumu söyledi...Onu tek iyileştirecek kişinin ben olduğumu söyledi...Beni sevdiğini söyledi... Şuan Ateş'in konuşmalarını duymuyordum. Zaman benim için o anda takılı kalmıştı. Saat, dakika, saniye ilerlemiyordu. Beni öpmüştü...
"Alev" diye kolumu tuttuğu zaman kendime gelmiştim.
"Bana özel olduğumu söyledin" dediğimde Ateş gülümseyerek elini ensine attı.
"Evet özelsin ama sadece bana özelsin" dediğinde bunun bir rüya olabileceği aklıma geldi. Çünkü Ateş asla böyle cümleler kuramazdı. Yani tanıyorum onu, o aşka inanmayan birisiydi.
"Sen bana duygularını söyledin" dedim hipnotize olmuş bir şekilde, Ateş söylediklerime karşılık sadece başını sallıyordu. Şuan çok tuhaf hissediyordum. Karnımda tuhaf bir his oluşmuştu, elim ayağım birbirine dolanmıştı. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ateş bana karşı olan duygularını söylemişti peki benim ona olan duygularım.
"A-ateş..." diye ismini fısıldadığımda Ateş benden biraz uzaklaştı. "Be-beni biraz yalnız bırakır mısın? Kafamı toparlamam lazım" dediğimde başını salladı ve odadan çıkıp gitti. O gittiği an kendimi pencerenin önüne attım. Camı açarak temiz havayı ciğerlerime çektim. Ateş bana aşık.. Ateş bana...Aşık...
Peki en? Ben Ateş'e karşı ne hissediyordum? İlk zamanlarda bana bu soruyu sorsalar tek söyleyeceğim şey SAF NEFRET olabilirdi. Ama şuan bu soruyu cevaplayamıyordum. Çünkü ne hissettiğimi bilmiyordum. Onun acı çekmesini istiyordum bir zaman ama her acı çektiğinde bende onunla o acıyı çekiyordum. Onun acısında mutlu olmak isterken, onun yerine de üzülüyordum. Bir zamanlar sadece ondan korkardım, fakat şimdi onun yanında çok değişik birisine dönüşüyordum. Ateş ona iz bıraktığımı söylemişti, ama o bana bıraktığı bu izin farkında değildi.
Ona aşık olmuş olabilir miyim? Aşk böyle bir şey mi? Ben daha aşkın ne olduğunu bile bilmezken ona aşık olduğumu nasıl anlayacağım?
"Alevcim" Balımın sesi ile düşüncelerimden sıyrılmıştım. Başımı camdan çekip ona çevirdim.
"Geliyorum" dedim ve yerimden kalarak içeriye onların, onun yanına gittim. İçeriye girdiğimde kahvaltı masasından kalkıp montlarını giyiyorlardı.
"Nereye gidiyorsunuz?" dediğimde Ateş bakışlarını bana çevirdi.
"Evine gidiyoruz, Savaş bizi çağırdı" dediğinde içime bir korku oturmuştu. Acaba evime gireni yakalamışlar mıydı?
"Yakalamışlar mı?"
"Bilmiyoruz, gidince öğreneceğiz" diye Emir araya girmişti.
Balım "Peki şimdi biz ne yapacağız? Siz gelene kadar dışarıya çıkmayacak mıyız?" dediğinde Ateş başını salladı.
"Aynen öyle, dışarıya çıkmayan biz geldiğimizde hep beraber dışarıya çıkarız." Dedikten sonra Emir'in koluna hafif vurdu. "Hadi gidelim" dediğinde kapıya doğru yürüdüler. Tam çıkacakları sırada Ateş durup bana baktı.
"Akşam dışarı çıktığımızda seninle tekrar konuşacağım" dediğinde bir şey söylemeden sadece başını salladım. Ateş ayakkabılarını giydikten sonra Balıma baktı.
"Eve kimseyi almayın, birisi gelirse açmayın." Dediğinde Balım araya girdi.
"Mert yada Savaş gelirse, yada abin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...