"kırılan sigaradan duman gelmiyorsa..."
"İstanbul yolcusu kalmıyor" dediğimde anneme baktım. Sıkıca sarıldığımda, sanki annem benden kopmak istemiyormuş gibi sımsıkı bir şekilde sarıldı. Bugün bir garip davranıyordu, ne saçmalıyorsun Alev, kadın iki hafta seni görmeyecek, sesini duymayacak. Paranoyaklaşma!
Annemden geri çekilip yanağını öptükten sonra çantamı valizimi alarak evden çıktım. Balımla gülerek okula doğru yürüyorduk. Ne kadar heyecanlı olduğunu söylüyordu, hata yapacağını söylüyordu.
"Balım, dünde söyledim, gece konuşurken de söyledim. Çok iyi bir iş çıkartacağız. Heyecanını kontrol et. Ne dedim ben sana dün?"
"Düşersek birlikte, kalkarsak birlikte"
"Eee o zaman korkacak bir durum yok"
"Aslında ben o konuda korkmuyorum" dediğinde durup ona baktım.
"Nasıl?"
"Ya...Hani arkadaşların...Beni sevmezse, seni benden uzaklaştırırlarsa" dediğinde gülerek kolumu omuza atara yürütmeye zorladım.
"Bunu mu kafana taktın sen? Bana güven, Asude, Cemre, Serkan, Burak yada Yalçın seni çok sevecek, kafalarımız, zevklerimiz hatta konuşma tarzlarınız bile aynı, aslın benim korkmam lazım" dediğimde Balım kaşlarını çatarak bana baktı.
"Sen niye korkuyorsun?"
"Ya seni çok sever ve beni dışlarlarsa" dediğimde Balım gülmeye başlamıştı. Korkusunu ve heyecanını biraz olsun yok ettiğimde okula varmıştık. Mert ve Emir bizi gördüğünde gülerek yanımıza gelmişlerdi.
"Sevgilim günaydın" diyerek Emir, Balıma sarılırken Mert onlara sinsice bakıyordu. Yine aklından ne geçiyordu bunun? Aklına ne gelmişse vazgeçmişti.
"Günaydın kırmızılımız" dediğinde gülerek ona baktım.
"Günaydın çapkın arkadaşım" dediğimde gülmeye başlamıştı. Birden kolumda bir ağırlık hissettiğimde arkamı döndüm. Savaş bir kolunu benim omzuma, bir kolunu da Mert'in omuzuna atmıştı.
"Günaydın. Sosyopatlar tayfası birinci otobüse " dediğinde gösterdiği otobüse baktım. Valizimi alacağım sırada Savaş almıştı.
"Günaydın" diye arkamızdan buruk bir ses duyduğumuzda hepimiz o tarafa döndük. Çökmüş yorgun gözlerle bize bakıyordu. Herkes günaydın derken ben susmayı tercih ettim.
Emir "Günaydın kardeşim, hadi otobüse "dediğinde Ateş gülümseyerek valizini eline aldı. Hep birlikte birinci otobüse doğru ilerledik. Selim hoca önümüze geçtiğinde durmak zorunda kaldık.
Mert "Ne oldu hocam? Bizi almıyor musunuz?" dediğinde Selim hoca gülümsedi.
"Hayır çocuklar, izin belgelerinizi isteyecektim" dediğinde çantamdan çıkartıp verdim. Hepimiz çıkartıp verdiğimizde önümüzden çekilmişti. Otobüse bindiğimizde arkalarda bir yere oturdum. Balımın yanıma oturacağını düşünmüştüm ama o Emirler arkamıza geçmişti. Ateş gülerek yanıma gelirken Mertin kolundan tutup yanıma çektim.
"Mert yanıma oturur musun?" dediğimde Mert bakışlarını Ateş'e çevirdi. Ateş gülerek ikimize baktıktan sonra Savaşla önümüze geçmişlerdi.
"Bugünün şanslısı sensin kırmızılım. Kıymetimi bil bak" dediğinde gülerek cama doğru döndüm. Gülme sesi duyduğumda içeriye baktım. Harika! Banu ve diğer arkadaşı da bu otobüste!
"Ateş" diye çocuksu bir sesle ona seslenmişti. "Yanıma oturmayacak mısın?" dediğinde bakışlarım Ateş'e kaymıştı. Ateş dik ve soğuk bir şekilde Banu'ya baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
JugendliteraturBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...