"Ben her savaşta kazandım, ta ki rakibim sen olana kadar..."
"İnlet hadi" diyerek Oğuz hızla kafasını arkaya attı. Ateş bunu beklemediği için burnunu tutarak bir adım geriledi. Oğuz bunu fırsat bilerek elinden kurtuldu.
"Ateş!" diyerek kolundan tutup onu uzaklaştırmaya çalıştım ama nafile, Ateş çok sinirliydi. Birbirlerine çok kötü bir şekilde saldırıyorlardı. Bu böyle olmayacak. Camdan baktığımda aşağıda Savaş'ı görmem bir oldu. Demek ki birlikte gelmişlerdi. Hızla camı açıp Savaş'a bağırdım.
"Savaş! Hemen yukarıya gel!" dediğimde koşarak apartmana girdi. Balıma kapıyı işaret ettiğimde kapıya doğru koştu. Geri Ateş'e baktığımda Oğuzun üstüne çıkmıştı ve yumruk atarak küfürler ediyordu. Gerçi o yumruklardan Oğuz etkileniyor gibi durmuyordu.
"Ateş! Dur abi!" diye Savaş onu Oğuzun üzerinden almıştı.
Ateş "Savaş bırak! " diye bağırdığında Oğuzun yanına gidip onu yerden kaldırdım. " Seni bitireceğim Ateş" dediğinde Ateş gülmeye başladı.
"Beni bitireceksin ha? Savaş bırak! Beni nasıl bitirecekmiş" diye Savaş'ın elinden kurtulmaya çalışıyordu. Savaş, Ateşi zor tutuyordu. Oğuz dudağındaki kanı sildikten sonra gülerek yüzüme baktı. Sonra evden çıkıp gitmişti.
Oğuz evden gittiğinde Savaş, Ateş'i bırakmıştı. Bıraktığı an Ateş kolumu serçe tuttu.
"Neden onu eve çağırıyorsun! Sana eve kimse gelmeyecek dedim! değil mi!" diye bağırdı, bal rengi gözleri resmen ateş saçıyordu.
"Biliyorum eve kimse gelmesin dedin. Ama ödev-"
"Sana ödevi birlikte yaparız dedim değil mi! Çok mu meraklısın onun evine gidip ders çalışmaya"
"Ateş!" diye kolumu kendime çektim. "Ya peşimi bırakmadı, bende biran önce ödevi yapıp kurtulmak istedim. " dediğimde Ateş benden uzaklaştı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Birden Balıma sertçe baktı.
"Akşam hazırlığı yalandı değil mi? Aklınız sıra bizim ne zaman geleceğimizi öğrendiniz. Ona göre de Oğuza haber verdiniz." Dediğinde sesimizi çıkartmadık.
"Ödevi yaptınız mı?" diye sakin bir sesle sorduğunda, korkarak başımı salladım. Şuan hiç Ateş'le dikleşemezdim aşırı derecede korkutucu ve sinirli duruyordu. Sakin kalmaya çalışarak,
"Tamam, ben şimdi gidiyorum. Teslim etmem gereken bir mal var. " dedikten sonra Savaş'a işaret yaptı. Savaş çıkışa doğru ilerlerken Ateş aniden soğuk bir şekilde dönüp işaret parmağını salladı. "Ama bu yaptığınızın bir cezası olmayacağı anlamına gelmiyor. Biz yarım saate döneceğiz. Sizde o zaman kadar kıyafet mi değişiyorsunuz, makyaj mı yapıyorsanız yapın"
"Nereye gideceğiz"
"Siz sadece hazırlanın ve akşam için yemek falan hazırlamayın" dedikten sonra sert adımlarla evden çıkıp gitmişti. O gittiği an derin bir nefes alarak kendimi koltuğa attım.
Balım düşünceli bir şekilde bana baktı. "Yemek hazırlamayın derken, yine bir lokantaya mı gideceğiz?" dediğinde omzu silktim.
" Bilmiyorum, buradan Ateş'in zihnini göremiyorum. Gerçi görmekte istemem neler, neler geçiriyordur kalından" dediğimde Balım gülmeye başladı.
"Acaba Emir söyler mi?"
"Sorsana ona göre kalın yada ince giyiniriz" dediğimde Balım başını salladı ve telefonu ile Emiri aradı.
On dakika sonra Balım sinirle yerine oturdu. "Yok söylemiyor, sadece eğlenceli bir aktivite olduğunu söyledi ve normal bir kalınlıkta bir şey giymemizi söyledi" dediğinde başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...