"okey taşı gibisin..."
Ateş yüzüme öyle bakıyordu ki, bal rengi gözleri ile yüzümün bütün her yerini zihnine kazımıştı. Elini kaldırıp önüme gelen saç tellerimi kulağımın arkasına atmıştı. Saçlarımı bırakıp çenemden hafifçe tutarak ona bakmamı sağladı. Ateş aramızdaki mesafeyi kapatarak üzerime doğru eğildi ve dudaklarını yanağıma değdi ve dudaklarını yanağıma bir iki kere sürterek iç çekti. Sıcak nefesi bir ateş misali derimi yakıyordu. Ateş benden biraz uzaklaştı ve yakıcı bakışlarını tekrar gözlerime sabitledi. Bana bir şey söyleyeceği sırada kapı aniden açılmıştı. Ama içeriye giren kişi ile küfür etmem bir olmuştu. Ateş küfrümü duymuş olmalı ki o da başını kapıya doğru çevirdi.
Banu'nun bakışları Ateş ve benim aramda gidip geliyordu?
"Ne oluyor burada?" dedi ama sesinde büyük bir acı vardı. Ve bu nedense beni istemsizce mutlu etmişti. Ama şuan şu durumda mutlu olmazdım.
"Kanka?" Emir ve Balım, Banu'nun arkasından gelmişlerdi. Bizi gördüklerinde gözleri iri iri açılmıştı. Banu hızla odaya girdi.
"Ateş ne oluyor burada? Bana hesap ver! " dediğinde Ateş'e baktım. Soğuk ve ruhsuz haline bürünerek yatağın üstünden indi ve Banu'nun dibinde durdu.
"Sana hesap vereceğim öyle mi?" dedi küçümser bir ses tonu ile ve bana baktı. Sonra aniden o karanlık haline büründü ve Banu'nun saçlarını sertçe tutup çekti.
"Sen kimsin ki sana hesap vereceğim lan!" diye bağırdığında Emir araya girecekti ama Ateş'in bir bakışı ile geri çekilmişti. Banu, Ateş'in elinde acı içinde saçlarını kurtarmaya çalışıyordu.
"A-ateş...S-saçlarım" dediğinde daha çok çekti.
"Sen kimsin! Benim evime geliyorsun, benim odama giriyorsun ve hesap soruyorsun öyle mi!" diye bağırıyordu.
"Ateş...Tamam...Hatalıyım evet bağırmamam lazımdı. Lütfen saçlarımı bırak" diye ağlamaklı ses çıkarttığında Ateş elini biraz gevşetti ama bırakmadı.
"Seni son kez uyarıyorum. Bir daha buraya gelmeyeceksin, yanıma gelmeyeceksin..."dedikten sonra duraksadı ve bana baktı. Gözlerimin içine bakarak "Sevgilim gibi salak salak cümleler de kurmayacaksın! Çünkü sevgili değiliz!" dedikten sonra bakışlarını Banu'ya çevirdi.
"Umarım anlamışsındır Banucuk" dedikten sonra saçlarını bırakmıştı. Banu gözleri dolu bir şekilde ona bakıyordu.
"Hani aşıktın bana öyle söylemiştin" dediğinde Ateş gülmeye başladı.
"Sana asla öyle bir şey söylemedim. Şimdi evimden siktir git" diyerek yerdeki siyah tişörtünü aldı ve üzerine geçirdi. Bana kısa bir bakış attıktan sonra Emir ve Balımın yanından geçip evden çıkmıştı. Emir bir bize bir Ateş'e baktıktan sonra Ateş'in peşinden gitmişti. Evde Banu, ben ve Balım kalmıştık. Balımla göz göze geldiğimizde "Neler oluyor?" der gibi göz kırpmıştı.Ona cevap olarak gözlerimi ağır bir şekilde kapatıp açtığımda anlamış olmalı ki başını salladı.
"Sen?" diye Banu gözyaşlarını silerek bana döndü. "Sen onun aklına girdin değil mi?" diyerek üzerime doğru geldi. Bana vuracağı sırada bileğinden sertçe tuttum.
"Ateş yeteri kadar sana acı çektirdi! Bende de aynı derecede acı çekmek istemiyorsun defol git evden!" dediğimde Banu gülerek kolunu kendine çekti.
"Şu laflara bak. İstanbul bebesi laf yapabiliyormuş. Ay tatlım şunu da söylersin sen şimdi. Senin seviyene inemem. Hahaha bak bunu beklerim senden" dediğinde Balım araya girecekti ama elimle durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Novela JuvenilBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...