"Siz bizim attıklarımızı biz sizin taptıklarınızı alırız."
Balım ve Emir sunumun son yerlerini anlatırken Ateş yanıma duruyordu. Yanıma geldiğinde derin bir nefes aldım.
"Harika bir sunumdu çocuklar. Ateş ve Emir ilk kez sizi böyle gördüm. " dedikten sonra elindeki kağıda notlar aldı. Hoca sözünü bitirdiğinde zil çalmıştı. Öğretmen gülerek sınıftan çıktığında Emir ve Balım gülerek bize baktı.
Sınıftakiler dağılmaya başladığında Ateş kolumdan tutarak beni dışarıya doğru sürüklemeye başladı. Birkaç kişi bize bakıyordu. Okulun tenha bölümüne geldiğimizde kolumu bırakmıştı.
"Oğuzun kolu neden senin omzunda" dediğinde şaşırarak ona baktım.
"Bana Oğuzla arkadaş ol diyen sendin. Kolunu omzuna atsa ne atmasa ne?"
"Çok şey fark eder. Ben sana arkadaş ol dedim sevgili ol demedim" dediğinde korkarak geriledim. Neden şimdi durduk yere yine delirdi ki.
"B-ben onunla sevgili falan değilim. Ayrıca birden attı kolunu omzuma bende beklemiyordum." Dediğimde Ateş sakinleşmeye çalıştı. Gözleri kapalı bir şekilde "Tamam ne öğrendin. Anlat şimdi!" dedi dişlerini sıkarak.
"Kara Tilki diye birisi var. Sanırım hatta bundan eminim siz şikayet eden o kişi, Çünkü Oğuz rüzgarın işi şimdi bitti dedi." Cümlemi sonuna kadar dinledikten sonra küfür ederek cama döndü. "O puşt bizi ihbar etti. Ama..." dedikten sonra bana döndü.
"O karakol olayını kime anlattın" dedi ürpertici bir ses tonu ile "Hi-hiç kimseye anneme bile anlatmadım" dediğimde Ateş yine sinirlenmeye başladı.
"O zaman o siktiğim Oğuz nereden biliyor!" dediğinde bir adım daha geriledim. Sırtıma soğuk bir şey değdiğinde gidecek yerim kalkmadı.
Ateş öfkeli gözlerle bana baktı. "Tamam, git başka bilgiler öğren. Ama sakin beni kandırma" dediğinde "Senden nefret ediyorum biliyorsun değil mi?" dediğimde Ateş sinsice gülümsedi. "Biliyorum duygularımız karşılıklı." Dişlerimi sıkmaya başladım. Ateş arkasını dönüp merdivenlere gidene kadar arkasından baktım. Gözden kaybolduğunda teneffüsün bittiğin bildiren zil çalmıştı. Herkes sınıfa girerken bazıları bana bakıp gülüyorlardı. Artık o bakışlara daha fazla dayanamadım ve kızlar lavabosuna girdim. Kapıyı kapattım. İçeride bir kız vardı. Bana tuhaf bir şekilde baktıktan sonra çıkmıştı.
Aynanın karşısına geçtim ve elimi yüzümü soğuk su ile yıkadım. Merak etme birkaç güne o saçma bakışlar, konuşmalar bitecek...Sadece birkaç gün dayanman lazım.
Kapı açıldığında içeriye öğrenci geldiğini anladım kendimi toparladım ve arkamı döndüm. Dönmem ile iki tane erkekle karşılaşmam bir oldu. Birisini tanıyordum. Bu geçen gün çarptığım çocuktu. Çocuk kapıya yaslanmış bana bakıyordu.
"Demek Ateşin kızı bu ha?" dediğinde yumruğumu sıkmaya başladım.
"Ne saçmalıyorsun sen?" dediğimde yanındaki esmer çocuk gülmeye başladı. "Herkes biliyor. Ateş ile yattığını" dediğinde yakasına yapıştım.
"Bana bak düzgün konuş yoksa-"
"Ne yoksa ne olur" diyerek elini belime atmıştı. Geri çekileceğim sırada sıkıca tutuyordu. "Uzak dur puşt" dediğimde esmer çocuk gülerek yanındakine baktı.
"Asi, bak severim" dedi iğrenç bir şekilde diğer elini saçıma atacağı sırada bacak arasına tekme attım. İnilerek geri gitmişti. Kapıdan çıkacağım sırada o çocuk kolumdan tutup sırtımda kilitlemişti. Kulağıma doğru eğildi. "O Ateş sayesinde elimden kurtuldun. Şimdi kim kurtaracak seni" kollarımı zorlayarak elinden kurtulmaya çalıştım. "İMDOT" diye bağıracağım sırada çocuk eli ile ağzımı kapatmıştı. "Ateşe bir iz bırakım mı? Güney" dediğinde esmer çocuk gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...