"Karanlık kutunun içinde neler saklıyorsun?"
Gözlerimi geri açtığımda mini ekrana bakarak şarkı sözlerini söylemeye başladım. Üzerimdeki tedirgin korku gitmişti. Herkes bana eşik ediyordu hatta Balım bir ara "Yürü be işte benim kankam!" diye bağırmıştı. Şarkı resmen şimdi ki durumumu anlatıyordu...Yeni hayatımı...
Bu yerler bu insanlar bana yabancı biliyorsun... sözleri söylerken birden arkamdan birisinin sesini duymam ile şarkıyı söylemeyi bırakıp ona dönmüştüm.
Sana saklandı ruhum, beni bırakma ne olursun
Bize karşı dursalar da, kalbimize vursalar da
İftira atsalar da, yanımda dursun kalbin
Gördüğüm kişi ile nutkun tutulmuştu. Gerçekten içten bir şekilde gülerek şarkıyı söylüyordu. Etrafta oluşan alkış seslerini duymuyordum. Tepkisiz bir şekilde onun mavi gözlerine bakıyordum. Şarkı bittiği zaman Oğuz karanlık haline büründü ve sahneden indi. Bu şimdi neden şarkıya eşlik etmişti ki? Sahneden inip Balımın yanına gittiğimde o da benim gibi şaşırmıştı.
"Az önce Oğuz seninle şarkı mı söyledi?"
"Sanırım, evet ama neden?"
"Ben buraya yazıyorum..." diyerek ayakta durmaya çalışıyordu. "Buraya yazıyorum Oğuz sana aş-" diyeceği sırada gülmeye başlamıştı.
"Sen sarhoş mu oldun?"
"Hayır...Belki...Birazcık" dediğinde gözlerimi devirmiştim. Boğazım kuruduğu için önümdeki içecekten büyük bir yudum almıştım. Balım ise kendi halinde dans ediyordu. Alkol bunu bu kadar çarpıyor mu? Diyene bakar mısın? Alevcim hatırlatırım. İstanbul da sen bir şatta gidiyorsun. İç sesim yine susmak bilmiyordu. Ama ona hak veriyorum. Şuan bile bu içtiğim içecek beni çarpacaktı. O yüzden içmeyi bıraktım. En azından birimizden birisi sağlam olması lazım.
"Selam güzeller." Arkamızdan tok bir ses duyduğumda dönüp baktım. İki tane bizim yaşlarımızda erkek bize elindeki içeceklerden birini uzatıyordu. Elinde içeceği tutan çocuk siyah saçlı mavi gözlüydü. Yanındaki de sarışın ve ela gözlüydü.
Sarışın olan "Bizimle takılır mısınız?" dedi ve elindeki içeceği elime tutuşturmuştu. Aynı şekilde Balımın da eline tutuşturmuşlardı. Tekliflerini nazikçe reddedeceğim sırada sinirli ve bir o kadar karanlık bir ses duymuştum.
"Bana uyar gel takılalım." Arkama baktığımda Oğuz sinirli bir şekilde bakıyordu. Ardından Doruk yanımızda bitmişti ve Balımın elindeki içeceği alıp,
"Bana da yer var mı kardeşim? " diyerek elindeki içeceği yere dökmüştü. Balım sinirle bir şey söyleyeceği sırada Doruk ona sert bir bakış atmıştı.
Mavi gözlü çocuk bir adım geriledi "Anlaşılan sevgilileriniz var. Size iyi eğlenceler" diyerek sarışın çocuğu da alarak yanımızdan ayrılmışlardı.
Balım "Sevgili mi dedi? Lan ben bu şeref yoksunu ile ne sevgili olacağım" dedi. Doruk sinirle ona döndüğünde benim bakışlarım da Oğuza kaymıştı.
"Biz hallederdik size gerek yoktu" dediğimde Oğuz beni duymazdan gelip Doruğa döndü. Balım ve Doruk tekrar tartışmaya başlamıştı. Ama şuan aklıma takılan bir soru vardı.
"Neden benimle şarkı söyledin?" dediğimde bana bakmadı.
"Bunlar sarhoş Doruk, eve bırakalım." Dediğinde Doruk, Balımı götürmeye çalıştı.
"Ya bırak...Ben sarhoş...sarhoş değilim. Ayrıca senin gibi bir piçle bir yere gitmem"
"Bok sarhoş değilsin. Kaç şat içtin lan! Ayakta bile duramıyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...