"Şşt oğlum ağırdan da olsa satmayız kendimizi"
Ateşle birlikte mezarlıktan çıkıp arabaya binmiştik. Emir ve Mert gülerek bize bakıyorlardı.
"Ne bakıyorsunuz oğlum çalıştırsanız arabayı üşüdük" dediğinde Mert araya girdi.
"Ne bu şimdi. Aleve gelince teşekkürler falan filan, bize gelince asi Ateş. Oldu koçum" dediğinde Mert, Ateş gözlerini devirmişti. Savaş bir bana bir Ateş'e bakıyordu.
Ateş "Siz bizi mi izlediniz?" dedi soğuk bir şekilde, evet yine o moda bağlıyor kendini. Emir gözlerini kaçırırken Mert başka bir yere bakıyordu. Ateş ise ikisine baktıktan sonra Savaşa döndü.
"Savaş?"
"Valla bu iki dingil indi. Sizi izledi sonra gülerek geri geldiler" dediğinde Ateş dişlerini sıkmaya başladı. Sakin kalmaya çalışıyordu. Emir dikiz aynasından sürekli Ateş bakıyordu.
Ateş "Ne bakıyorsunuz oğlum!" dediğinde Emir gülerek "Oğlum şimdi küfür yiyeceğim ama senin yanında kız görmeyeli uzun oldu." Dediğinde Ateş küfür ederek bana dönmüştü. Birbirimize baktığımızda utanarak bakışlarımı kaçırdım.
Savaş "Hah Ateş ve Alevin hikayesi asıl şimdi başlıyor gençler" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Öyle bir şey yok. Ateş'e sadece destek çıktım. Şimdi beni eve bırakın"
"İşte şimdi tamam. Alev Ateş'e bağladı. Bu gün emir gününüz sanırım kırmızılım" dediğinde Ateş, Mert'e bir tane vurmuştu.
"Kırmızılına!"
"Tamam mesaj alındı Yengem"
"Mert!" dediğimde hepsi birden gülmeye başlamışlardı. Ama çok sürmeden arabanın için kasvetli bir hava oluşmuştu hiç kimse konuşmuyordu. Çenesi düşük Mert bile bu gece susmuştu. Ateş geri eski tehlikeli haline bürünmüştü ama artık ondan korkmuyordum çünkü biliyordum ki o tehlike ve karanlığın içinde bir acı yatıyordu...Ve o acı onu bu hale getirmişti. Araba evimin önünde durduğunda hepsine bir kez daha baktım. Hepsinin gözünden yorgunluk akıyordu.
"Hepinize iyi geceler " dedim ve arabadan indim kapıyı kapatacağım sırada Ateş bana uzun aradan sonra ilk kez gözlerime baktı. Ve dudaklarını aralayarak
" Bu gece için teşekkür ederim." Dedi Ateş teşekkür etti. Bunu ben yanlış duymadım değil mi?.. Gülümseyerek kapıyı kapattım ve eve doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeri girecekken son kez onlara baktım. Ateşle göz göze geldiğimde gözlerini kaçırdı. Ateş gözlerini kaçırdı. Ona daha fazla bakmadım ve içeriye girip kapıyı kapattım. Annem uyuyordu. Ev karanlığa gömülmüştü. Odasının kapısını açıp ona baktım böyle olmaktan nefret ediyorum. Yanına gidip saçlarından öptüm ve odasından çıktım. Kendi odama gelip ışığı yaktığımda caddede yüksek sesli bir motor duyulmuştu. Koşup cama baktığımda Emirlerin yeni gittiği anlamıştım. Gülümseyerek banyoya doğru ilerledim.
**********************
Penceremden güneş ışığı süzülerek odama düşmüştü. Gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim. Telefona uzanıp elime aldığımda alarm tam çalacaktı. Zamanlamam harika. Yataktan kalktığım an aklıma dün gece gelmişti...Ateşin o savunmasız ve acı hali... İçimden bir his, bundan sonra Ateş ile aramdaki düşmanlığın azalacağını söylüyordu...
*************
"Ne o Mertin yenge demesinde mi kaldın? Yazık, nasıl ümitlenmiş" diyerek yerinde yayıldı ve gülmeye başladı. Savaş çaktırmadan gülerken Emir ve Mert olanı anlamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...