"Aşk bir ateştir..."
"S-senin evimde ne işin var?" dediğimde korkumu kontrol etmeye çalıştım. O ise sadece gülmeye başladı.
"Benim gibi birisi için bu soru çok kolay" dedi ve oturduğu yerden kalktı. Takım elbisesini düzetti ve yanıma doğru geldi.
"Senin soruların çok kolay. Sen soruma cevap ver ne işin vardı o sokakta" dediğinde sertçe yutkundum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
"Meraktan oradaydık." Dediğimde siyah gözlerini kıstı. Siyah gözlerinin içinde boşluktan başka hiçbir şey yok. Resmen kendimi görebiliyordum o gözlerde...
"Meraktan...Fazla merak iyi değildir" dedikten sonra "Polisleri senin çağırma ihtimalin kaç"
"%0 Sizin gibi sosyopatları başıma bela almak istemem"
"Ama Ateşi başına bela aldın. Söyler misin Ateş ile aranda ne var? Uzun süredir kardeşimi böyle görmezdim" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Neyi kast ettiğini de anlamadım. Ama sonra derin bir nefes aldım.
"Ateş ile yani kardeşin ile aramda sadece nefret var. Birbirimizden nefret ediyoruz. Eğer saçma bir şey düşünür isen öyle bir şey olmayacak. Aramızda sadece bir düşmanlık kalacak"
"Bence de öyle kalsın!" dedi tükürürcesine "Kardeşimden uzak dur." Dediğinde yumruklarımı sıkmayı bıraktım.
"Senin kardeşinden zaten uzak duruyorum. Senin kardeşin nasıl oluyor bilmiyorum ama sürekli dibimde bitiyor. Bence git bunları kardeşine söyle. Şimdi evimden çık git" dediğimde Rüzgar gülmeye başladı.
"Tehlikeye bulaşmak istemiyorum diyorsun da...Sen tehlikenin tam ortasındasın. Benimle böyle konuşmazsın. Şuan keyfim yerinde ama bir daha benimle bu ses tonu ile konuşur isen sonu kötü olur." Diyerek yanımdan geçip gitti. Kapıdan çıkacağı sırada "Sonuçları tek senin için değil annen içinde kötü olur. " diyerek evden çıkmıştı. Bu az önce beni annemle mi tehdit etmişti. Annem ne çeşit bir manyakla çalışıyordu. Hatta şöyle söylemem gerek. Ben buraya taşındığımdan beri ne çeşit manyaklarla karşılaşıyorum. Anneme derhal geldiğinde bu Rüzgar itinden uzak durmasını ve hatta o iş yerinden ayrılmasını söyleyeceğim. Koskoca Bursa'da illaki İSGB uzmanı arıyorlardır. Ayrıca nasıl eve girmişti... Şuan onu düşünüyorum. Stresle odama çıktım ve kapıyı kilitledim. Banyoya doğru ilerledim ve sıcak bir duş aldım. Üzerimdeki bütün stresin gittiğini düşündüğümde banyodan çıktım ve üzerimi değiştirdim. Saçlarımı kuruturken telefonuma bir mesaj gelmişti.
Ballı Çöreğim
"Benim aklım hala o sokakta, ne yapıyordu o orada?" dediğinde gülerek mesajına cevap verdim.
"O? Hm birisi Emiri fazla düşünüyor ha?"
"Ya ne alaka? Onlar yazdım o diye çevirmiş. Klavyem kafayı yedi :D" dediğinde gözlerimi devirdim. Bir şey yazacağım sırada Yazıyor... Yazısı ile yazmayı bıraktım.
"Hem ben o inşaat malasını ne düşüneceğim."
"Tabi ben bunu yerim Balım. Ayrıca bu gün bir şey öğrendim" dediğimde Balım. Çevrimiçi den hemen yazıyor'a döndü. Onun mesajının yazmasını beklerken kapı çalmıştı. Annem anahtarlarını almamış mı? Oflayarak yerimden kalktım ve aşağı kata indim. Kapıyı açmam ile iki tane polisi görmem bir oldu.
"Alev Gürsoy?" ne hızlı bulmuşlardı...Korkarak "Bu-buyurun benim" dedim sesimi ben bile duymuyordum. Alev! Dikkat çekeceksin. Soğuk kanlı davran belki de sadece bir şeyler sorup gidecekler .İç sesim yine devreye girdiğinde korkumu bastırmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Novela JuvenilBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...