"Ateşle oynamak hobilerimin arasındadır..."
Alarm sesi ile gözlerimi aralamıştım. Yataktan doğrulup telefonumu elime aldığımda Ateşten bir mesaj vardı. Yarım saate kapıda olacağını belirtmişti. Hemen banyoya girip günlük işlerimi hallettim ve geri odaya döndüm. Üzerimi değiştirdikten sonra saçlarımın omuzlarımdan düşmesine izin verdim. Yüzüm çok soluk duruyordu. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra çantamı kontrol ederek aşağı kata inmiştim. Annem hala uyuyor olmalıydı. Çantayı kapının yanına bırakıp üst kata çıktım. Odaya girdiğimde annem daha yeni uyanıyordu.
"Günaydın"
"Günaydın güzel kızım. Çıkıyor musun?" dediğinde telefonuma bir bildirim gelmişti. Cebimden telefonu çıkartıp baktığımda başımı salladım.
"Evet şimdi çıkıyordum. Emirler gelmiş" dediğimde annemle birlikte aşağı kata indik. Montumu giydim ve çantamı elime alarak evden çıktım. Acaba bu yalan nereye kadar sürecekti? Yada bu evime giren kişiyi ne zaman yakalayacaktık? Acaba benim yokluğumda anneme zarar verebilirler miydi? İşte en önemli soru buydu. Kapıyı açtığımda Ateş'in eli havada kalmıştı. Sanırım kapıya vuracağı sırada ben açmıştım.
Ateş yine oyunculuğunu konuşturmaya başlamıştı. Gerçekten de hasta olup olmadığını düşünmedik değilim.
"Günaydın Sertap hanım, nasılsınız?" diye yalandan annemin hal ve hatırını soruyordu.
"Günaydın Ateş evladım. İyi sayılırım. "
"Neden efendim"
"Kızım benden bir hafta uzakta olacak ve aklıma onda kalacak" dediğinde Ateş yalandan gülümsedi.
"Aklınız onda kalmasın. Nasıl almış isem size onu öyle geri getireceğim" dediğinde gözlerime inanamamıştım. Gerçekten de Ateşten bir kez daha korktum. Şunun yalanına ve oyunculuğa oskar verilir gerçekten.
Annem gülümseyerek Ateş'i onayladıktan sonra araba da bizi bekleyen Balım ve Emir'e de selam verdikten sonra içeriye girmişti. Zaman kaybetmeden Ateş elimdeki çantayı alıp bagaja attı ve arka koltuğun kapısını açtı.
Arabaya binerken kısık sesle "Oyunculuğunu yine konuşturdun" diyerek arabaya binmiştim. Ateş dudağının kenarı ile gülümseyerek kapıyı kapattı ve geri eski yerine şoför koltuğuna geçti.
"Hadi gidelim. İzlenme olasılığımız var" dedi ve arabayı çalıştırıp ana yola doğru sürmeye başlamıştı. Ateş bizi eve götürürken bende Balıma bütün olanları anlattım. Ağzı açık bir şekilde yorum yapmadan beni dinledi. Ve Ateş'i onayladı.
Ateş sürekli dikiz aynasına bakıp duruyordu. Birden araba sağa doğru ani bir şekilde döndüğünde neredeyse camdan çıkacaktık.
Emir "Ateş ne yapıyorsun?" dediğinde Ateş cevap vermiyordu. Sürekli yola ve dikiz aynasına bakıp duruyordu. Birkaç araya daha girdikten sonra Ateş hızını düşürdü ve bize kısa bir bakış attı.
"İyi misiniz?" dediğinde hepimiz başımı salladık.
"Niye böyle bir şey yaptın" dediğimde Ateş korkutucu bir şekilde bana baktı ve geri yola döndü.
"Takip ediliyorduk. Ama planım işe yaradı. Adamlar şuan bizi Bursa'dan çıktığımıza inanıyorlar." Dediğinde şaşırarak Ateş'e baktım. Yine o takıntılı aklından ne tür planlar geçiyordu. Ateş sürekli dikiz aynasına bakıp duruyordu.
Arabayı kenara çektiğinde korkarak ona baktım. Bizi bir lokantaya getirmişti. Ateş arkasını dönerek bana ve Balıma buz kadar soğuk bakışlarını attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...