"O asla bana ait değildi, ama onu kaybetmek kalbimi acıtıyordu..."
Ateşten
"Benden korkmana gerek yok..." dedim ama devamımı getiremedim. Çünkü kabullenemiyordum. Öyle saçma bir duygunun beni esir almasına, ama karşı da koyamıyordum. Benden uzaklaşmasını, düşmanı olarak görmesini istemiyordum. Elimdeki sigarayı yere atıp söndürdüm. Gözlerim geri içeriye kayıyordu. Balım ve o Bartu puştunun yanında oturuyordu. Gülerek onlarla konuşuyordu ama adım gibi eminim o gülme sahte içi benim yüzümden kan ağlıyordu. Bildirim sesi ile irkildim. Gözlerimi ondan çekip telefonuma çevirdim.
Abim.
"Ateş nerde kaldın! Adamlar seni bekliyor." Mesajı okuduğumda küfür ederek derin bir nefes aldım.
"Gitmiyorum, benden kıza mal vermemi istedin. Verdim, başka bir şey yapmayacağım çok yorgunum. İlhana söyle o yapsın" mesajı yazdığımda anında cevap gelmişti.
"Tamam sen dinlen, ben İlhanı yollarım. Ama bir daha emirlerime karşı gelme!" Dediğinde derin bir nefes aldım ve telefonu kapatıp cebime attım. Elimi ceplerime attığımda onun kolyesi elime gelmişti. Acı bir şekilde gülümseyerek kolyeyi geri cebime koydum ve içeriye bizimkilerin yanına gittim. Mert yine her zaman ki gibi bir kızı sömürüyordu. Gözlerimi devirip içeceğimden büyük bir yudum aldım. Savaş'a baktığımda Emir ile sahnedeydiler. Şerefsizler yine güzel sesleri ile mekana şen katıyordu. Gözlerim Alev'e kaymıştı. Balım ne söylüyor ise Bartu ile Alev gülerek ona bakıyordu. Yumruklarımı sıkarak onlara baktım. Yanında bir erkeğin olması beni çileden çıkartıyordu. Ama yanına gidemezdim. Ben onun neyi oluyorum ki? Onu çoktan kaybetmiştim. O asla bana ait değildi, ama onu kaybetmek kalbimi acıtıyordu...
Alev'den
Ondan ayrıldığımda Balım hemen yanıma gelmişti. Ne olduğunu sorduğunda sadece konuşmak istediğini söyledim. Sinirli bir şekilde onlara bakıyordu.
Bartu "Yalnız iyi kafa dağıttık" diyerek yerine oturmuştu. Gülümseyerek ona baktım. "Sen fazla dağıttın sanırım" dediğimde başını iki yana salladı.
"Yok, sarhoş olmadım. Ama birisi olmuş" diyerek Balımı göstermişti. Gülerek dans ediyordu.
"Tamam gel buraya gıcık otur." Diyerek Bartu, Balımı yerine oturtmuştu. Gülerek içeceğini içeceği sırada elinden aldı.
"Fazla içtin. Sonra kusacaksın ve hastaneye gideceğiz. Yeter bu kadar" dediğinde Balım ellerini havaya kaldırdı.
"Emredersiniz Bartu bey" dedi sarhoş bir şekilde, bu haline gülmeye başladık. Kulağıma dolan şarkı melodisi ile onlara bakmayı bırakıp sahneye çevirdim gözlerimi, gördüğüm kişi ile Balıma baktım. Balım ayılmaya çalışarak sahneye bakıyordu. Yarı ayık olmalı ki küfür etmişti.
"Has siktir. Sahnedeki Emir değil mi?" bakışlarım geri sahneye kaydığında Savaş arkada siyah elektronik gitarı çalarken Emir de elinde mikrofon ile buraya bakıyordu. Daha doğrusu Balım ve Bartu'ya bakıyordu. Kaşlarını çatmıştı ve öldürücü bakışlarını Balıma atıyordu. Emir'in söylediği şarkı Seksendört grubunun Yorma şarkısıydı.
Emir sert bakışları yumuşarken, gözleri bir dakika bile ayırmadan Balımın gözlerine bakıyordu. Çaktırmadan Balıma baktığımda ona hayranlıkla bakıyordu.
Hala susuyorsun, bir adım atmıyorsun
Beni seviyorsun bunu biliyorsun hiç, yorma...Yorma
Emir bilerek bazı kelimelere vurgu yaparak söylüyordu. Ağzım açık bir şekilde onlara bakıyordum. Şuan ortamdaki atmosfer o kadar farklıydı ki. Tarif bile edilemiyordu. Emir öyle içten söylüyordu ki, resmen Balım içkiden değil, Emirin sesinden sarhoş olmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat ( KİTAP OLDUU!)
Teen FictionBambaşka bir şehirde hiç beklemediği bir hayat Alevi bekliyordu. Annesi ve babasının boşanması ile Bursa'ya taşındılar. Şan şöhret hayatlarını İstanbul da bırakmışlardı. Artık farklı bir hayatları vardı. Taşındığı semtte hiç beklemedik olaylar geliş...