Korku ve şokla gözleri irileşen genc kız "Ne?" diye tepki gösterdi. Etrafına bakındı masaların üzerindeki canlı çiçekler dikkatini çekti.
Kadıncağızın bir kez daha yanıtı "Dilimi arı soktu." olurken kaşlarını indirirken yüzünde acı bir ifadeyi gizlemeye çalıştı.
Her ne kadar korkmamasını söyleyen iç sesine kulak vermeye çalışsa da gözlerini annesinin üzerinde tuttu. İçini saran korkuyu gizlemeye çalışıp "Acıyor mu?" diye sordu. İyi olduğundan emin olmak için gözünü üzerinden ayırmıyordu.
"Fazla acımıyor ama ben evlilikten söz edince sen dilini eşek arısı soksun diye dua mı ettin." diye genç kıza takıldı.
"O nasıl söz anne böyle bir şey nasıl aklına gelir Allah aşkına." dediğinde içindeki korku annesinin takılması ile hafifledi ama iyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Dolan gözlerle bakarken "Hadi yakınlarda bir poliklinik veya hastane varsa gösterelim." diyerek çantasına uzandı.
Duyduklarını önemsemeyip arkasına yasladı. "Allah aşkına hayatımda ilk defa arı sokmuyor. Korkmana gerek yok otur oturduğun yere." dedi ve acıyı azaltmak için buzlu içeceğinden büyük bir yudum aldı.
"Neden inat ediyorsun. Duyanda daha önce dilinden arı soktu sanacak."
"Abartma alerjim olsaydı dilim olsun yada olmasın kesin hastanelik olurdum." diyerek normal bir şeymiş gibi sandalyesine yaslanıp buzlu içeceğinden yudumlamaya devam etti. İlk saniyeler küçük bir acı hisseden kadın dakikalar sonra dilini hissetmemeye başladı. Kızının kendisine bakan gözlerindeki korkuyu görebiliyordu. Daha fazla endişelenmemesi için sessiz kalmayı tercih ettiğinde başına geleceklerden habersizdi. Zaman geçiyordu ve acısının geçtiğini düşünürken haklıydı acısı geçmişti ama ağzının içinde büyümekte olan dilin tehlikesinden habersizdi.
Önündeki buzlu içeceğinden yudumlarken yutkunmaya başladığında yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun ilk sinyalini de almış oldu. Önce hafif bir yanma hissederken daha sonra uyuşma, şimdi ise dilinin üzerinde ki kabarcıkları damağında hissetmeye başladı. Küçük öksürüklerle geçiştirmeye çalışırken zorlanıyordu ve saniyeler içinde devamını getiremeyeceğini anladığında eli boğazına gitti. Zorlanarak yutkunmaya çalıştı ve belkide bu en büyük hatasıydı dilinin nefes borusuyla tamamen kapanmasına neden oldu.
Genç kız annesinin yüzündeki kızarıklık ve göz bebeklerindeki büyümeyi fark ettiğinde elini ağzına götürüp bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördü ve gördükleri ile saç diplerinden bütün bedenine kadar soğuk terler boşandı. İçini saran korkuyla yerinden kalkarken annesinin sandalyesiyle geriye düştüğünü gördü.
Ayakları gördükleri ile nutku tutulup ne yapacağını bilemez ya Beyza da aynen öyle korkuyla donup kaldı. Koşup annesine yardım etmesi gerekiyordu ama yerinden kıpırdayamıyordu. Aklı düşünmeyi bıraktığında annesinin durumu herkesin dikkatini çekmişti.
Kulağına gelen seslerle kendine geldiğinde fırlayıp yardımına koştuğunda ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki kaybetme korkusuyla annesinin yanında diz çökerken birkaç kişi kadını düz bir alana çekmişti. Etrafındaki meraklı kalabalık çoğaldıkça herkes bir şeyler söylemeye başladı. Korkuyla bağıran mı, düşünmeden öneride bulunan mı, film izler gibi meraklı gözlerle yaşlı kadını can çekişirken izleyen mi dersin. Yaşananlar içler acısıydı ve gürültüler arttıkça panikte artıyordu.
Yerde korkulu gözlerle yatarken diz çöken kızına acı ile baktı. Kendi acısını unutmuş kızını düşünür olmuştu. Şu anda en büyük korkusu ile baş başaydı. Nefes almakta zorlanıyordu belkide birazdan ölecekti ve biricik kızı yapayalnız kalacaktı. Bu nasıl bir kaderdi. Yaralı yüreği birde kollarında can verirken parcalara ayrılacaktı kendi yüzünden. Bir umut dilini eliyle göstererek nefes alamadığını anlatmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK)
General FictionBeyza'nın kaderi çiçekten çiçeğe uçması gereken küçücük bir arının kanatlarına yazılmış. Küçük olduğuna bakmayın kendisi genç kızın hayatını temelinden sarsacak kadar büyük bir imzanın tek sahibi. Gelin görün ki şimdi bir peçetenin arasında cansız y...