Aldığın darbeyle burun ameliyatı olman gerekebilir.

154 22 0
                                    

Savaş günden güne yok olmaya yüz tutmuş müptelası olduğu kokunun odaya tekrar  anlam kattığını düşünerek ciğerlerine çekti. Yatağında döndü durdu ama gözlerini açmaya korkuyordu. İçten içe ya rüyaysa ya aklım yine oyunlar oynuyorsa diye geçirdi. Biliyordu ki hastalık değil ama kalbinde günden güne büyüyen sevgisi sonu olacaktı. İradesi mum gibi yanıp eriyordu. Resmen küçücük bir kızın elinde oyuncak olmuştu. O nedenle değilmiydi kapısına dayanıp af dilemesi. Ve bilmiyordu ki dün yaşadıkları bir rüyaysa bir kez daha gidip kendisini affetmesi için yalvaracaktı. Taki kendisini affetdirene kadar. Zavallılığına kızıp direnmek  yada onsuz hayatına kaldığı yerden devam etmek söz konusu değildi. Cesaret diye geçirdi içinden.  Kendini kandırmak adına hayır rüya olamayacak kadar güzeldi. Hayır kalbim bana gerçekten yanında diyor diye doldurdu inancını. Ve içindeki inançla yaşadıklarının hayal olmadığını hissettiren duygularla gözlerini açtı. Evet odadaki kokusu varlığı gerçekti. Ama gördüğüyle şoka girdi. Sarılıp günaydın öpücüğü vermeyi düşünürken bir çift ayakla karşı karşıyaydı. Deli yattığını biliyordu ama bukadarını da beklemiyordu. Muzipce sırıtıp ayağının üzerine günaydın öpücüğü kondurduğunda beklemediği bir anda burnuna aldığı darbeyle neye uğradığını bilemedi. Öyleki acıyla ağzından çıkan küfürün farkında bile değildi. Canı yanmıştı. Hemde çok. 

Beyza yattığı yerden doğruldu ve şaşkın gözlerle kocasına aradı. Tamda o anda ayak ucunda uyandığını fark etti. Buda yetmez gibi burnu yüzünden sızlanması odadaki sessizliği delip geçiyordu. Oysa o kadar sert vurmamıştı düşüncelerinden sıyrılmasına sebep olan "Burnumu kırdın." diyen sesini duydu. İçinden daha neler diye geçirdi. Gerçekten kırmış olabilir miydi. Birlikteliklerin sabahında güne merhaba demeyi böyle hayal etmemişti. Doğrulup elini yüzünde gezdirip "İstemeden oldu." diye özür dilemeye çalıştı.

Savaş burnunun acısını unutmuştu fakat bakışları hiçte yumuşak değildi. Sanki biraz önce karısı için dünyaları verecek adam o değildi. Bakışlarını hiç ayırmadan ciddi bir ifadeyle  "Farkındayım."dedi ve ekledi. " Bahanelerin suçunu hafifletmez bilmiş ol." diye karşı çıktı.

Beyza ilk kez genç adamın sert bir ifadesiyle karşı karşıyaydı. Tamam bir hata yapmıştı ama azarlamak ve kendisine öfkeyle bakacak kadar olmadığına inanıyordu. "Suç mu?" diye tekrarladığı da sesinde kırgınlık vardı. Utanmasa çocuklar gibi ağlayaktı. Ama o artık bir çocuk değildi evli bir kadındı.

Savaş ifadesiyle biraz ileri gittiğinin farkındaydı. Yinede elinde değildi. Ona olan özlemi o kadar büyüktü ki, bilmesini istiyordu. Ciddiyetini bozmadan "Benden uzakta uyumam suçların en büyüğü." Dedi ve kendisine şaşkın bir ifadeyle bakan karısına "Bana hiç öyle bakma güzelim bu durumun kesinlikle bir cezası olacak." diye söylendi. 

Annesine bir çok kez şikayette bulunmuştu. Sanki bilinçli yapıyormuş gibi birde azarlanıyordu. Kabullenmesi mümkün değildi. "Uykumda bilinçsizce yaptığım bir şey nasıl suç oluyormuş." dediğinde savunma mekanizması devreye girdi.

"Şöyle oluyor. Ben aylardır sana sarılıp uyumanın ve gözlerimi açtığımda güzel yüzünü görmenin hayalini kuruyordum. Benden kaçan bir eşin değil."

Duydukları karşısında düşünmeden cevap verdi. "Ben senden kaçmıyordum. Eğer kaçsaydım başımın yerine ayağımı bırakmazdım."dediğinde birlikteliklerinin ilk gününde ilk tartışmalarına da imza atıyorlardı.

Savaş karısının kendini savunma tarzıka karşı elinde olmadan ciddiyetini bozdu. Daha doğrusu bozmak zorunda kaldı. Karşısında saçları dağınık ve mahmur haliyle aklını başından almıştı. "Yinede cezalısın." diye kararlı olduğunu göstermek istedi.

Beyza "Unuttuysan hatırlatayım sana o ayaklarla geldim. Ayrıca bilgin olsun diye söylüyorum burnunun bu hale gelmesi benim suçum değil. Uyuyan birisinin ayağına dokunmak refleks olarak doğru değil."

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin