Keşke bahar ortasında kara bulutlar güneşime engel olmasaydı.

175 26 0
                                    

Bir kaç gün Melek hanımın sayesinde geçici de olsa ateşkes sebebiydi. Öyleki SA-OK şirketler grubu patronlarının evlenmesi şerefine küçük bir yemek düzenlemiş ve Savaş, Yağmura katılmaları gerektiğini söylediğinde genc kız annesini üzmemek için karşı çıkmamış,  daha doğrusu çıkamamıştı.

Haberi verdiğinde karısının sessiz çığlıklarını duyuyor fakat durumun kendi için zafer olduğunu bildiği için fırsattan istifade etmeyi ihmal etmiyordu. Ama bilmediği  gecenin ilerleyen saatinde yan odadan gelip "Şunu yapmayı kes artık." diye karşısına çıkacağını düşünmemişti. Bütün öfkesini gözler önüne sererek durduğunda hayran bakışlarını gizlemek zorunda kalırken nasıl tepki vereceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Başını yastığa koyalı daha birkaç dakika olmuştu. Bir kaç gündür misafiri olduğu koltuktan doğrulup " Neyi kesmemi istiyorsun?" diye sordu. 

Beyza gözlerinden ateş saçar casına bakarken "Bana emrivaki yapmayı kes. Bu evliliği annem için kabul etmiş olabilirim, ama onu yanına alarak bana her istediğini yaptıramazsın." diye tepki gösterdi. 

Aslında yaptırabilir di... daha doğrusu yaptırıyordu da.  Yerinden kalkıp tam karşısında durdu ve "Öyle bir niyetim yoktu." diye yalan söyledi.

"Demek öyle bir niyetin yoktu. Onun için mi önce bana sorup fikrimi almak yerine annemin yanında pat diye davet konusunu açtın." 

"Bunda fikrini alacağım bir durum görmedim. Unuttun herhalde davet senin ve benim için veriliyor. Biz misafir değil şeref konuğuyuz." diye kendini haklı çıkarmaya çalıştı. Halbuki halkla ilişkiler müdürü yemek teklifini Oktaya iletmiş oda arkadaşına sormadan böyle bir davete onay veremeyeceğini söylemişti. Duyduğunda hiç düşünmeden olur cevabını verdiğinde arkadaşının suratının durumdan hiç de hoşnut olmadığını görebiliyordu. Yüzündeki ifadeyi görmemezlikten gelip "Tanıdığın bir kaç gazeteciyi de davet et." dediğini biricik karısına söylemek gibi bir niyeti yoktu. 

Gece hesap sormasını tebessümle hatırlarken şimdi hazırlamış ve sevgili karısını beklemeye başlamıştı. Birlikte katılacakakları ilk davet ti ve gecenin kahramanı kesinlikle Melek hanımdı. Beyza'nın karşı çıkmasına fırsat vermeden "Bu davet sayesinde etrafınızdaki insanların gözünü rahatlıkla boyayıp, gerçek bir çift gibi görünebilirsiniz."  diye fikrini söyleyerek söz hakkı bırakmamıştı. Karısı gerçekten inatçı ve ikna edilmesi zor biriydi. Görünen o ki kayınvalidesi yanlarında kaldığı sürece istediğini yaptırması çokta zor olmayacaktı.

Çalışma odasında küçük turlar atarken kapının açılmasıyla Belkıs elinde tepsi ve bir bardak su ile içeri girdi. İkiside tedirgin ikiside sessizdi. Beyza eve geldiğinden beri ilaçlarını gizliden alıyor... olabildiğince hastalığını saklamaya çalışıyorlardı. Şimdilik her şey yolundaydı. Hastalığın ilk evresindeydi ve belirtiler hafif ataklarla geçiştiriyordu. Başlarda her şeyi anlatma taraftarıydı. Kabullenemediği karısının kendisine acıyan gözlerle bakması… dahada kötüsü arkasına bakmadan kaçmasıydı. Sonuçta karısı tarafından terk edilmenin nasıl bir şey olduğunu daha öncede tatmıştı. Elinden geldiği kadar bunun olmasına izin vermeyecekti.  Belkısta kendisine destek verince minnet dolu gözlerle bakmaktan başka bir şey düşünemiyordu...sır ortağına. Çalışanlarda durumu biliyordu. Kendisine bağlıklarından dudaklarını mühürlemiş... fısıltıya bile meyl etmiyorlardı. Genç adam bütün çalışanlarını bağlılığına sonuna kadar güveniyordu. Allah affetsin karısını yanında tutabilmek için sürekli çalışanların basına haber sızdırabileceği yalanına başvuruyordu.

Belkıs elinde tuttuğu ilacı Savaşa uzattığında merdivenlerden gelen sesleri duyunca boşalan kutuyu hızla cebine atıp bir adım uzaklaştı. Oğlu olsa belkide bu kadar seveceği gencin mutluluğunu gördükçe gelin hanıma daha bir kanı kaynıyor minnet duyuyordu.

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin