Beyza bahçede otururken birazdan babasını göreceği için huzursuzdu. Yıllar sonra karşısına çıktığında kendini bırakıp gittiği yaşda hissetti. Oysa o küçük savunmasız ağlayan kızın geçmişte kaldığını düşünürdü. Yanıldığının bugün bir kez daha farkına vardı. Ne acı bir durumdu. Yıllar önce hiçbir şeyden habersiz gelecek diye camın önünde saatlerce beklediği gözünün önünden film şeridi gibi geçti. Uzun süre bu umutla bekledi ama hiç gelmedi. Şimdi ise gelmesini istemediği halde bekliyordu. Üstelik birazdan geleceğinden de emindi. Kendisi için değil karşısında oturan adamın zengin olduğunu öğrendiği için gelecekti. Parayı her zaman sevmişti. Bunu şimdi daha iyi anlıyordu. Zaten gidişi zengin bir kadın yüzünden değil miydi. Bu nedenle ortaya çıkmaya karar vermesi canını dahada çok yanmasına neden oluyordu. Bir kez daha bencilce düşünmeyi seçmiş yanlış zamanda yanlış yerde karşısına çıkıp af dilemişti.
Yinede her olumsuz olayın ardından iyi bir şey geldiğine inanıyordu tıpkı şu anda olduğu gibi. İnsan annesi ve babasının ayrılması için çabalar mıydı? Çabalıyordu işte herkes kendine bir hayat kurmuştu. Babası büyük ihtimal hala o kadınla birlikteydi. Kendiside yalanlarla başlayıp yalanlarla devam etsede evlenmişti. En çok canı yanan en çok acı çeken bir kişi vardı ve artık onunda mutlu olduğunu görmek istiyordu. Hasan denen adama başlarda kuşkuyla baksada şimdi düşününce annesini mutlu edecek belkide en doğru insandı. Yinede düşüncelerini kendine saklayacak annesi ne karar verirse versin her zaman yanında olacaktı. Şimdilik önceliği özgür bir kadın olmasıydı.
Birazdan babasıyla bir kez daha karşılaşmanın zorluğunu yaşarken nasıl tepki vereceğini hakkında hiçbir fikri yoktu. Son gördüğünde annesinin duymasından korktuğu için kendisini tutmuştu. Bu sefer kendisini tutması için hiç bir neden yoktu ve ne olacaksa bugün olacaktı. Çalan telefon beklenen anın habercisiydi. Gözleri doldu ama kendini tuttu. Güçlü görünmek zorundaydı. Sonuçta gitmiş olabilirdi ama onsuzda yaşamaya devam etmişlerdi. Savaşın "Gelsin." sözleriyle bahçenin en uzak bölgesine bakıp kendini sakin ol diye teskin etti.
Savaşta huzursuzdu karısının yaşadığı baskının farkındaydı. Güçlü görünmeye çalışıyordu ve konuşarak dikkatini dağıtmak istemedi. Yanılmıyorsa babasıyla karşılaştığında fazlasıyla sarsılacaktı. İşte o an kabul ederse yanında olacaktı.
Kapıda görevlilerden birinin eşliğinde Yılmaz göründüğünde Savaş misafirini karşılamak için ayağa kalktı. Şimdilik suyuna gitmekten başka bir yol göremiyordu. Yüzündeki ifadeyi elinden geldigi kadar yumuşatmaya çalıştı. Yılmazında gerginliğini gözlerinden okuyabiliyordu. Kimse için kolay olmayacaktı bu görüşme.
Kendilerine doğru gelen adama Beyza kalkmayı bırak başını kaldırıp yüzüne bile bakmadı. Amacı kendisi için hiçbir şey ifade etmediğini göstermekti. Oysa içten içe babası yüzünden acı ve özlemden kıvranıyordu. İyiki annesi burada değildi. Şu halini görse birde kendisi için üzülecekti. Birde ondan habersiz yaptıklarını duysa acaba ne tepki verirdi. Muhtemelen bunları yaparken çektiğim acıyı düşünür bir güzel azarlardı. Aklından geçenler ve bütün bunlara sebep olan adama olan öfkesi sanki az gibi biraz daha arttı.
Yılmaz kızının ikileminden habersiz yüzüne bile bakmadığı için bu duruma bozulsada sessiz kalmaya mecburdu. Önce Savaşla selamlaştı. Daha sonrada kızına dönüp " Benimle görüşmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim." diye varlığını görmemezlikten gelmesine son vermek istedi.
Beyza gözlerindeki yaşın akmaması için dua ederken istemese de başını kaldırıp baktı. "Elimde olan bir şey değildi. Mecbur kaldım." sözleriyle kendisi kadar onuda yaralamak istedi.
"Görebiliyorum!"
"İyi bu görüşme ne kadar kısa sürerse benim içinde o kadar iyi olacak." Dediğinde Savaş araya girip Yılmaz'a oturması için buyur etti. Kendisi de karısının yanına oturup söz verdiği gibi desteğini göstermek istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK)
General FictionBeyza'nın kaderi çiçekten çiçeğe uçması gereken küçücük bir arının kanatlarına yazılmış. Küçük olduğuna bakmayın kendisi genç kızın hayatını temelinden sarsacak kadar büyük bir imzanın tek sahibi. Gelin görün ki şimdi bir peçetenin arasında cansız y...