Kurtulduğunu sanıyorsan küçük aptal yanılıyorsun.

280 33 0
                                    

Çıkmasına bir saatten fazla vardı. Eve gidip sıcak bir duştan sonra kendini yatağa atıp saatlerce uyumak istiyordu. Ama ne mümkün her gece başını yastığa koyduğunda kocasının gözleri yorgun gözlerine mühür oluyor sabaha kadar uyku nedir bilmiyordu. Gecenin karanlığı günün ilk saatlerine esir olurken aklı da olmadık düşüncelere boğuluyordu. Biliyordu bugünde uyku haramdı. Yinede bir umut diyerek dinlenmenin yollarını arıyordu. Belki beyni artık kendisine acırda bay gereksizi düşünmekten vaz geçer biraz dinlenmesine izin verirdi.  

Evlerine gelmesinin üzerinden 22 gün geçmişti. O günden beri bir kez bile aramamıştı. İşin komik tarafı ayrılmayıda kabul etmiyordu. 

Avukatı aracılığıyla bir şeye ihtiyacının olup olmadığını sormuş bide kendisi için özel bir hesap açtırdığı haberini göndermişti. Ayrılmak üzere olduğu adamın parasını harcayacak değildi. Kendisinden hiç bir şey istemediğini belirtmek için bir kaç kere eli telefona gitti ama cesaret edip arayamadı. Tek iletişinleri olan yazmaktı. Her zaman yaptıkları  gibi mesaj attı ama onada cevap alamadı. 

Bir aydır evliydi ve bütün girişimlerine rağmen kocası ayrılmayı kesin bir dille reddediyordu. 

Sanki başındaki sorunlar az gibi annesinin hala evli olduğundan haberi yoktu. Dayısı kalp krizi geçirince dün apar topar Eskişehire gitmişti. Annesi gelmeden Savaş'ı boşanmaya ikna etmekten başka şansı yoktu.

Yıllar önce babasına aşık bir kız dünyanın en yakışıklı insanı olduğuna inanan bir çocuk. Başka bir kadın için terk edilen anne kız. Savaşı gördüğünde bir an babasının gülen yüzünü görür gibi olmuştu. O anda içini saran korkuya engel olamadı. Annesinin babası için akıttığı gözyaşları arkadaşlarının babalarıyla geçirdikleri güzel anlar hepsi kısacık zamanda gözünün önünden geçip yüreğine saplanan bir hançer gibi canı yanmıştı. Savaşla arasında hiçbir şey olamazdı. Annesiyle yaşadıklarını kendi çocuğuna yaşatmazdı. Korkuları kocasını gördüğü ilk an gün yüzüne çıkmıştı. Öyleki korkuları kocasından kaçmaya neden olmuştu.

Peki niye sürekli onu düşünüyordu. Ve bir kez daha görmek için can atıyordu. Gözü masanın üzerindeki telefona kaydı sesini bile özlenmişti. Evet özlemişti hiçbir zaman kendini kandıran olmamıştı. Dışarıya yapabilirdi ama kendine yapmanın bir anlamı yoktu. Kendisini sinirlendirdiği anlarda bile şimdi tebessümle karşılık veriyordu. 

Derin düşüncelere o kadar dalmıştı ki boğazını temizleyip karşısında duran adamı yeni fark ediyordu.

Beyza çalıştığı avukatlık firmasında patronunu gelmesini beklerken karşısında dünyayı ben yarattım der gibi duran orta yaşlardaki kart zamparanın bakışlarından rahatsız olmuştu.   

Adamın üzerindeki bakışları uzaklaştırmak için "Bir şey alır mısınız?" diye sordu.

Şakaklarına beyazlar yerleşen adam "Teşekkür ederim belki daha sonra." diye söylediğinde gözlerinin gömleğinin yakasına kaydığını fark ettiğinde tepesindeki kalan bir kaç saç telini yolmak istedi.

"Siz bilirsiniz!" dedi ve yerinden kalkıp yandaki odaya geçti. Kart zamparanın gözlerinin değdiği  boynunu, gömleğinin düğmeleri ile gizleyip masasına geri döndü.

Biraz önce baktığı yerde aradığını bulamamış olacak ki gözleri başka yerlerde dolaşmaya başladı. Beyza'nın içi rahattı adamın bakışlarından gördüklerinden hoşnut olmadığını anlamıştı. Yinede susmasına engel olamamış olacak ki "Seni burada daha önce görmedim." diye boş boş konuşmasını dinlemek zorunda kalıyordu. 

"Başka bir bölümünde  çalısıyordum, buraya yeni geçtim."

"İyi olmuş. Hüseyin ne zaman gelir." diye sordu.

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin