Beyza bütün geceyi tedirgin bir şekilde geçirdi. Şimdide kendisine soran gözlerle bakan annesine ne cevap vereceğini düşünüyordu. Adam benden haber bekle diyerek telefonu yüzüne kapatmıştı. Ne diyecekti annesine adamın biriyle telefonda konuşuyorum ve o benden ne olduğunu bilmediğim bir şey isteyecek. Yok annesini arı öldürmemişti, ama aklından geçenleri söylediğinde kesin ölümüne sebep olacaktı.
Şimdi ise zor durumda bırakan adamı aradığı için kendine lanet ediyordu. Elinde olmadan kırmızı gülleri görünce kan beynine çıkmıştı. Üstelik adam resmen arayacağını mesaj olarak atmıştı, ama aptal kafası mesajları okumayı adamla konuştuktan sonra akıl etmişti.
Gülleri görünce arayıp tuzağına düşmüştü ve kendisinden ne isteyeceğini bilmemek kafasındaki soruların çoğalmasına neden oluyordu.
"Beyza sen iyi misin yavrum?" Diyen annesini algılamakta güçlük çektiği için boş boş baktığının farkında değildi.
"Ne." Duraksadı ve kendisine bakan annesine "Ne dedin anne." diye sordu.
Melek hanım endişeliydi. Bir şey sormak içinde uygun bir an değildi. "Kızım telefonun çalıyor." diyerek sesin geldiği salonu gösterdi.
Duyduğuyla saçmaladığının farkında olmadan "Ne şimdi mi? ama." diye anlamsız kelimeler kullandı.
"Beyza bi sorun mu var? Telefonun çalıyor diyorum."
"Ne olacak anne sadece dalmışım." diye yalan söylediğine kendine içten içe küfür ediyordu. Birazdan duyacaklarının belirsizliğiyle istemeye istemeye salona yürüdü. İçindeki ses rahat olmasını söylesede kalbi hiç oralı değildi çünkü deli gibi atıyordu. Titreyen eliyle telefonu yerinden aldı. Korkuyla ekrana baktığında gerilen sinirleri yumuşayıp rahat bir nefes aldı. Staj yaptığı avukatlık bürosunun sahibiydi. "Alo." diye cevapladı.
"Beyza nasılsın kızım?"
Yaşlı adamın güven veren sesine sığınıp kendini toparlamaya çalıştı. "İyiyim efendim." diye yanıtladı.
"Annen nasıl oldu?"
"Gün geçtikçe daha iyi oluyor. "
"Sevindim. Beyza sen gittiğinden beri herşey birbirine karıştı. Şimdi de Hakan Solbas'ın dosyasını bulamadım senin bir bilgin varmı?"
Biraz düşündü ve "O dosyayı Şule hanım inceliyordu." yanıtını verdi.
Yaşlı adam "Tamam kızım kusura bakma hadi sen annenle ilgilen." Dedi ve telefonu kapattı.
Beyza annesinin yanına dönerken telefon bir kez daha çaldı. Patronu başka bir şey soruyor diye ekrana bakmadan açtı ve " Buyrun efendim." diye konuştu.
Savaş hiç bir fırsatı kaçırmıyordu. "Dünden bugüne ne değişti de bana efendim diye hitap eder oldun." diye merakını gidermek istedi.
Saatlerdir korktuğu anın geldiğini anladığında "Sen." diye söylendi.
"Bir başkasını mı bekliyordun?"
Bu adamla ne zaman konuşsa tepesinden alevler çıkan bir volkan gibi oluyordu. "Bu seni hiç ilgilendirmez. " diyerek öfkesini dizginleye bildiği kadarıyla derin derin nefes aldı.
"Göreceğiz!"
Zaten yeterince gergindi ve sanki bile bile dahada gerilmesine neden oluyordu. Gece uyuyamamanın verdiği yorgunluk ve kendisinden ne istediğini bilmemenin stresi birleşince "Kes şu gizemli konuşmaları da ne istiyorsan bir an önce söyle." diye tepki gösterdi. Annesinin duyma ihtimalini de düşünerek yönünü girişe çevirdi. Sesini ve sözlerini kontrol altında tutması gerektiğine karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK)
General FictionBeyza'nın kaderi çiçekten çiçeğe uçması gereken küçücük bir arının kanatlarına yazılmış. Küçük olduğuna bakmayın kendisi genç kızın hayatını temelinden sarsacak kadar büyük bir imzanın tek sahibi. Gelin görün ki şimdi bir peçetenin arasında cansız y...