Allah aşkına biri doğru düzgün bir cevap versin.

125 18 0
                                    

Hastanenin içi patronlarının gelişiyle koşuşturmaca neden olurken acilin kapısının önünde gözünde yaş bir an bile dinmeyen Beyza gelecek iyi haber umuduyla koridorda bir oyana bir buyana adımlayarak sakinleşmeye çalışıyordu. Verdiği savaşa zaman hiç yardımcı olmuyor dakikalar geçmek bilmiyordu.

Nasıl sakin kalabilir di, kollarının arasındaki solgun yüzü gözünün önünden gitmiyor  gelene kadar defalarca seslenmiş olmasına rağmen yanıt alamamış olmanın çaresizliği elini kolunu bağlıyordu.

Kafasının içinde deli sorularla korkuları hat safhaya ulaşıyor zamanında farketmemiş olmanın acısıyla kendisini suçluyordu. Bekledikçe öfkesi artıyor içindeki korku damarlarında zehir olup tüm benliğini esir alıyordu. Bazen öyle umutsuz oluyordu ki sanki ellerinin arasından kayıp gidiyormuş gibi hissediyor işte o zaman kalbi deli gibi atıyor ruhu bedenine dar geliyordu. "Kalbin bizim için savaşıyor mu yoksa  bizden vaz mı geçti.' diye işkencesine bir yenisini eklemekten geri durmuyordu. 

Perişan halı yanından gelip geçen çalışanların dikkatini çekmiş yardımcı olabilmek için ellerinden gelen çabayı göstermişlerdi. Nafileydi uğraşları yaralı yüreğe tek çare içerden gelecek güzel bir haber için yanıp tutuşuyordu. Diğer yarısı hayat arkadaşı yaşam savaşı verirken o sakın kalabilirmiydi. Hal böyle olunca doktorlardan biri sakinleştirici yapmayı önerdiğinde sinirle hayır yanıtını vermiş kendisi için hazırlanmış odada beklemeyide reddetmişti.

Çaresiz eli kolu bağlı bir kişi daha vardı. O da can dostum, kardeşim dediği Oktay'dı. Savaş hastaneye gelmeden genç adama  haber ulaşmış şehir dışında olduğu için telefonda dakika dakika durumu hakkında bilgi  alıyordu. Bu sefer haber Beyza hakkındaydı. Kendisine sakinleştirici yapmak isteyen doktorların ısrarlarının hiçbir işe yaramadığını öğrenmişti. Uzakta olduğu için genç kadın için elinden birşey gelmiyordu. Yolda Belkıs'ı aradı annesine haber verilmesini istedi. Zaten Belkıs dakikalar önce haber verdigini öğrenince biraz olsun rahatladı. Kendiside arkadaşının yanında olabilmek için uçak kiralayıp yola çıkmıştı. 

Beyza için bekleyişi işkenceden farksızdı ve gözü sürekli duvardaki saate kayıyor zaman geçtikçe aklı endişelerine bir yenisini eklemek için özel bir çaba harcıyordu. İçten içe ettiği dualarla kötü düşüncelerini bastırmaya çalışıyordu. 'Rabbim duy sesimi sana sığındım. Onu bana bağışla.” dediğinde ayakta duracak takati kalmamıştı. Bedeninden çok ruhu yara almıştı. Bu uğursuz bekleyişten nefret ediyordu. Aylar öncede aynı korkuları annesi için yaşamış, tek sığınağım, yaşama sevincim dediği canının içi için akıtmıştı göz yaşlarını. Kūçūk bir arının kendisine Savaşı getireceğini nerden bilebilirdi. Ne düşüneceğini şaşırmış aklı yorulmuştu. Başını çevirdiğinde annesinin kendisine doğru geldiğini gördü. O başarmıştı. Savaşta başaracak dedi… sessiz akan gözyaşlarına hıçkırıkları da eklendi ve hızla kollarına koşup tüm çaresizliğiyle sığındı. "Anne Savaş. " dedi çatallayan sesiyle. İkisinden başka kimi vardı bu dünyada. 

”Biliyorum kuzum Belkıs arayıp haber verdiğinde beynimizden vurulmuşa döndūk.”

”Anne çok korkuyorum. Ya ona bir şey olursa.”

"Hişşş." Dedi ve kızının yanaklarını ellerinin arasına alıp akan yaşları sildi. Anne yūreği yavrusunun perişan haline nasıl dayanır ki. Dayanacaktı. Dayanmak zorundaydı. Başka bir çaresi varmıydı. Göz göze gelmelerini sağlayıp güven veren bir tonda ”İyi olacak. Sakın aklına kötü şeyler getirme.” diye  teselli etti. Apar topar yanlarından ayrıldıkları an gözünün önüne bir kez daha geldiğinde aklına fenalaştığı gelmemişti. İyi olacağına kendi inanırsa kızına yardım etmenin daha kolay olacağının farkındaydı.

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin