Sabah taburcu işlemlerini yaptırıp hastanenin çıkışına geldiklerinde karısının göreceklerine ani tepki vermemesi için kolunu omzuna attı. Düşünmeden yaptığı harekete vereceği tepkiyi hiç hesaba katmamıştı.
Genç kız daha önce hiç bir erkeğin kendisine bu kadar yakın olmasına izin vermemişti. Bu kişi kocası olsada kabul edilir bir şey değildi. Omzundaki kas yığınlarından kurtulmaya çalışırken "Bırak beni sen ne yaptığını sanıyorsun." diye tepki gösterdi.
Savaş kollarından uzaklaşmasını istemesede elinden birşey gelmedi. Karısının inatla aralarına ördüğü duvarları yıkmayı başaramıyordu. Umutsuzluğa kapıldığı bir an dışarıda bekleyen habercilerin o kadar da kötü bir duruma neden olmayacağı fikrine kapıldı. Aklına gelen düşünceleri uygulamaktan başka bir çıkar yol bırakmayan karısının kulağına doğru eğildi ve "Merak etme çok güzel görünüyorsun " dedi.
Beyza ne demek istediğini anlamadı. Sormakta işine gelmediği için çıkışa doğru yürüdüğünde annesinin evde olmadığına şükrediyordu.
Savaş kendinden bir kaç adım önde giden karısına hayranlıkla baktığında birazdan göreceklerinin onu üzeceğini bilsede bunu ikisi için yapıyordu. Evliliklerini sonlandırmak ta kararlı olan karısını belkide durdurabilecek tek yolun bu olduğuna inanıp sessiz kalmak zorunda kaldı.
Beyza dışarı adımını atar atmaz yüzünde patlayan flaşlardan saklanmak için yanına gelen kocasının kollarına sığınırken gazetecilerden birisinin "Savaş beyle gizlice evlendiğiniz doğru mu?" sorusunu duydu. Bir diğerinin "Hamile olduğunuz için mi bayılıp kafanızı çarptınız." Bir diğerinin "Kocanızın size şiddet uyguladığı doğru mu?" sorusuyla şok yaşıyordu.
Sorular sadece Beyza'yı şaşırtmamıştı. Savaş duydukları ile neye uğradığını bilemedi. Öfkesi gözünü öyle bir kör etti ki geriye dönüp adamın yakasına yapışınca ortamı sakinleştirmek yanlarındaki iki korumaya kaldı. O esnada Oktay genç kızı kalabalığın arasından çekip aldı ve arabaya binmesini sağladı.
Beyza yaşananlara bir anlam vermeye çalışıyordu. Haftalar önce yayınlanan haberinden dolayı gazetecilerin gelmediği ortadaydı. Kocasının iş adamı olduğunu biliyordu ama gazeteciler tarafından tanınmış biri olduğunu şimdiye kadar hiç düşünmemişti. Peki Savaş Karadağ kimdi. "Oktay tüm bu gazetecilerin burda ne işi var?" Diye sordu.
Genç adam duydukları ile önce gazetecilere sonrada genç kıza baktı. Karşısında uzaylı dursa ancak bu kadar şok yaşayabilirdi. "Sen kiminle evlendiğini bilmiyor musun?" Sorusunu sordu.
"Adının Savaş Karadağ olduğunu biliyorum."
"Bir aydır evlisin hiç mi merak edip kim olduğunu araştırmadın."
Zengin bir işadamı olduğunu biliyordu ama yeni öğrendiklerini sindirmeye çalışırken "Boşanacağım adamı ne diye araştıracakmışım." Dediğinde sesinden sinirlendiği açıkça hissediliyordu. Umursamaz davranmaya çalışırken bir taraftanda Savaşın arabaya doğru gelişini izledi. Tanıdığı günden beri onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Korktuğunu hissediyordu ama bunu kendine saklamaya karar verdi.
Arabada uzun süredir ikisindende çıt çıkmıyordu. Hala gazetecilerin sorduğu anlamsız soruların etkisindelerdi. Savaş hastaneden çıkarken bunun iyi bir fikir olduğuna inanmıştı. Karısını küçük düşürecek sorulara maruz kaldığı için kendini suçluyordu.
Oktay yanında iki korumayla önde giden siyah arabaya baktı. Yapması gereken başka işleri vardı. Ama önce peşlerindeki iki arabadan kurtulmaları gerekiyordu. Yanındaki adama "Biraz yavaşla." dediğinde şoför ne demek istediğini anladı ve arkadan gelen arabaların önlerine kırıp takip etmelerini engelledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK)
General FictionBeyza'nın kaderi çiçekten çiçeğe uçması gereken küçücük bir arının kanatlarına yazılmış. Küçük olduğuna bakmayın kendisi genç kızın hayatını temelinden sarsacak kadar büyük bir imzanın tek sahibi. Gelin görün ki şimdi bir peçetenin arasında cansız y...