Hay aksi, kabalığım için kusura bakmayın. Ben sizi çalışanlardan biri sanmıştım.

115 20 0
                                    

Savaş uzun süredir  kendini hiç bu kadar gergin hissetmemişti. Vicdanıyla kalbi arasında gelgit yaşayıp duruyordu. Sabah fazlasıyla ileri gitmiş korkup kaçmasına neden olmuştu son sözlerinden. Bu duruma sevinmesi karısı için en doğrusunun olduğuna inanmak istese de kendisi için felaketten farksızdı. Her an yanında olmasını istediği kadın kendisinden köşe bucak kaçıyordu. Derin bir of çektiğinde kapıdaki hareketliliği fark etti. Başını kaldırdığında gördüğü manzara nefesini kesti. Duru güzelliği ve üzerindeki elbiseyle aksini yapmak zordu.

Büyük bir dikkatle üzerindeki  mor elbiseyi süzdü. Aslında mor rengini sevmezdi ama içindeki inci tanesi gibi parlayan karısı için yaratılmıştı bu renk sanki.

Güzel olan bütün özelliklerini bir araya getiren nadir kullardan birisi tam karşısında duruyordu ve şansa bak ki o kişi soy ismini taşıyordu. En büyük şanssızlığı yine karşısındaki güzellikti, uzaktan bakmaktan başka birşey elinden gelmiyordu. Kendini ne kadar kaptırdı ise "Savaş." diyen sesiyle daldığı düşüncelerden ana geri döndü. 

Bilinçsizce "Efendim güzelim." diye seslendi.

Bir gün için bu kadarı çok fazlaydı. Bakışlarını üzerinde hissetmek zaten sinir bozucuydu. Sinir bozucu diğer bir konu ise sanki durumlarına inat birde 'Efendim güzelim.' demesi gerilmesine neden oldu. Gözleri dolarken sesi azarlar mı yalvarır gibi miydi fark etmedi. Son bir umut "Yapma." dedi.

Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Ne yapmayayım?" diye sorduğunda aklından ne geçtiğini anlamaya çalışıyordu.

Kocası kendisiyle bir gelecek düşünmese de kalbi bir kuş kanadında yol alırken kendini sadece ona ait hisseti. Duygularına gem vurup "Bana öyle bakma." diyebildi. 

Baktı ve gülümseyerek "Sende bu kadar güzel olma."  diye düşüncelerini açıkça kelimelere döktü. Aldığı kararları karşısına çıktığı an unutup gidiyordu. Şimdi olduğu gibi. Günledir kendine işkence ediyordu. Ne Beyza'dan uzak durabiliyor ,nede elini uzatıp dokunmaya cesaret edebiliyordu. Aklı iradesini ele geçirdi ve yerinden kalkıp karısına doğru bir adım attı. Elini kaldırıp yanağına düşen saç telini kulağının arkasına yerleştirirken "İzin ver seni seveyim." dediğinde bir kez daha düşündüğünün aksini yapmış oldu.

Yeni bir yarayı daha sarmaya gücü yoktu. "Ben sevgiye inanmam." yanıtıyla son noktayı koyduğunu sandı. 

Savaş gözlerinin içine bakmaya korkuyordu. Ama daha fazla dayanamayacağınında farkındaydı. Arkasında yaralı bir yürek bırakmak istemiyordu ama kan ağlayan yüreginede çare bulamıyordu. Diline gelenler zor olsada "Senden beni sevmeni istemiyorum, hatta senden beni sevmemeni istiyorum." Kelimelerinin üstüne basa basa konuştuğunda sözleriyle boğulsa da en doğrusunun bu olduğuna karar verdi. Karısının vereceği karara saygı duymaktan başka bir yolu yoktu..

Bu son söz Beyzayı o kadar korkuttu ki. Kalbini yanlış kişiye kaptırdığı için kendine lanet etti.  Gözleri dolmaya başladığında onun için ağladığını görmesini istemiyordu. Aslında suratına sıkı bir tokat büyük ihtimal öfkesini azaltacaktı… Ama son sözünü söyleyip sevgisini istemedigini söylemişti. Kendini daha fazla küçültmeyecekti. Bu durumda olduğu için önce genç adama sonrada kendisine öfkelendi. Dakikalar öncesini unutması kolay değildi  ama işi şakaya vurup şu anına bir çare olmalıydı. "Görüyorum ki misafirler seni baya tedirgin etmiş. İnsanları kandıracağız derken rolünü fazla ciddiye almış gibisin. " sözleriyle kırılan gururunu birazda olsa toparlamaya çalıştı. 

İkiside olanları düşünmemeye çalışıyordu. Beyza kolundaki saate son kez baktığında oldukça gergindi. Zaman geçmek bilmiyordu yada misafirler gecikecekti. Masanın başına geldi ve eksik bir şey varmı diye göz gezdirdi. Tabi gözü birtek masayı kontrol etmiyordu sık sık elinde kumanda ile spor kanallarını dolaşan Savaşa kayıyordu. Normalde büyük salonda ağırlamayı uygun görmüştü. Ama beyefendi ısrarla "Gelenleri gözünde o kadar büyütme." diyerek küçük salona hazırlamasını istemişti. Neden bilinmez onda ki rahatlık sinirlerini bozuyordu. Üzerindeki kıyafetler bile günlük kıyafetlerine nazaran daha basitti. Farkında olmadan elbisenin diz üstünde biten eteklerini düzeltti. Mor ev sevdiği renkti. Kendini rahat hissetmek için bu rengi seçmişti. Taktığı kolye fazla mı olmuş diye düşünürken gözü duvardaki aynaya kaydı. Makyajı ve saçını kontrol etmek için biraz yaklaştığında arkadan "Rahat ol. Bence bu gece göz kamaştırıyorsun." diyen sesi duydu. 

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin