Bir saat içinde Savaşa ait olan holdinginde yapılacak basın toplantısı için herşey hazırdı. Kapıda kendilerini SA-OK holding'in müdürü Haldun Bey ve Halkla ilişkiler departmanının başında bulunan Yasemin hanım karşıladığında böyle bir ilgi beklemiyordu. Meraklı çalışanlardan birkaçı patronlarının karısını görmek için fırsattan yararlanmak derdindeydi.
Oktay çalışanlara talimat verirken Beyza gazetecilerin karşısına tek başına çıkacağı için gergindi. Toplantıya katılamayacak olsada şu anda yanında olması gereken kişi Oktay değil Savaştı. Beyefendi şu anda evinde keyfine bakıyordu. Karşısına çıktığı an söyleyecek bir çift sözü vardı. Ama asıl cevabını kameraların karşısında vereceğini düşünüp biraz olsun sakinleşti.
Yanında avukat ile kendisi için hazırlanan sandalyelere oturduklarında merceği kendine çevrilmiş kameraların ve patlayan flaşların etkisiyle geçici bir şok yaşadı. 'Bu insanların daha önemli işi gücü yok mu da burda benimle zamanlarını harcıyorlar.' diye düşüncelere kapıldı ve kendisini meraklı gözlerle izleyen gazetecilere aynı ifadeyle baktı.
Avukatın kısa bir konuşmasından sonra sorular kendine yönetildiğinde biraz olsun sakinleşmişti. Bayan bir gazetecinin "Savaş beyle ne zaman evlendiniz." sorusuna "Bir ay kadar oldu." cevabını verdi. Annesi duyunca kesin sıkı bir azarla kendine soru üstüne soru sorup iskence edecekti. Yinede en zorunu atlatmış evliliğinin gerçek olmadığını söylemişti. Şimdi söyleyeceği her şeye daha bir dikkat etmesi gerekiyordu.
Arkalardan bir beyin "Neden gizlice evlenmeyi tercih ettiniz." sorusuna ise "Evlenmek için illa düğün yapmak mı gerekiyor." diye soru sorma sırası kendine geçti. Gazeteci böyle bir atağı beklemediği için bocalayarak "Hayır ama." dediğinde cümlesinin devamı gelmedi. Beyza biliyordu ki karşıdaki insanları tedirgin ederse kendisine karşı daha dikkatli ve çekingen olurlardı.
Biraz önceki gazetecinin durumuna düşmemek için soru sormak isteyenlerin sayısının azaldığını gördü. Bu durum kendisini rahatlattığı kadar yanındaki avukatında ifadesinden aynı şekilde düşündüğünü fark etti.
Kalabalık grubun arasından sarışın bir bayan izin isteyerek "Hamile olduğunuz söyleniyor." dediğinde kendinden emindi. Beyza tedirginliğini üzerinden atmış hatta keyif bile alır olmuştu. Cevap bekleyen kadına "Ben de sizler sayesinde öğrendim. Bu güzel haberi bana verdiğiniz için size nasıl teşekkür edebilirim." dediğinde bir kez daha toptan çok gülleyo karşısındaki gazeteciye attı. Kadının renkten renge girmesi halinden haz alıp " Bari ne zaman doğum yapacağım onuda söyleyinde verdiğiniz sürprizin tadını tam çıkarayım." dediğinde etraftan gelen gülmeler yüzünden soruyu soran gazetecinin durumuna düşmediği için şükretti.
Gazetecilerden biri izin isteyip "Söylediklerinizden hamile olmadığımızı anlıyorum." Beyza duydukları karşısında 'Nasıl anladınız?' demek istedi ama sürekli bir gazeteci ordusuyla burun buruna yaşamak ve daha fazla Savaş la aynı evde kalma fikrinden korktuğundan diline gelenleri yutup "Evet hamile değilim." cevabını verdi.
İstediği cevabını aldığı halde yerine oturmayan gazeteci "Sizin bir avukatlık bürosunda staj yaptığımızı öğrendik. Kocanız bilinen bir iş adamı. Başka bir yerde çalışmanıza ne diyor?" sorusuna cevap bekleyen gazeteciye gülümsedi. Bu gülümseme içtendi. Çünkü vereceği cevap dolaylı yoldan Savaşa gidecekti. Kendisini çeken kameralara bakarak "Çalışmayı ben istedim. Eşimin çalışmama karşı çıkmak gibi bir hakkı olduğunu düşünmüyorum. Ben kendisiyle parası için evlenmedim. Ayrıca hayatımda bir şeyler başarmayı istemenin nesi kötü. Kimsenin parası ve yardımı olmadan." dediğinde biraz daha öne doğru eğildi ve "Ben dün de çalıştım bugünde çalışıyorum yarında çalışacağım." Dediğinde salondan çıt çıkmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK)
General FictionBeyza'nın kaderi çiçekten çiçeğe uçması gereken küçücük bir arının kanatlarına yazılmış. Küçük olduğuna bakmayın kendisi genç kızın hayatını temelinden sarsacak kadar büyük bir imzanın tek sahibi. Gelin görün ki şimdi bir peçetenin arasında cansız y...