Nefesinin nefesim olmasına izin verki yaşamak için bir nedenim olsun.

146 17 0
                                    

Savaş günün ilk ışıklarıyla gözlerini açtı. Zamanı uykuyla geçirmeyecek kadar değerliydi. Birkaç  haftada yanında uyuyan kadınının müptelası olmuştu. Gündüzleri bir sürprizle şaşırtıyor geceleri ise kollarının arasından başka yerde uyumasına izin vermiyor varlığından güç alıyordu. Onsuz geçirdiği günlerin hiçbir değeri kalmamıştı. Dününde, bugününde ve yarının da sadece o vardı. Hayal bile edemeyeceği kadar mutluydu. Geç gelmiş bir mutluluktu.  Belkide bu yüzden vazgeçmesi imkansızdı. Bundan sonra tek amacı karısını mutlu etmekti.

Beyza boynuna değen düzensiz nefesle  kocasının kollarında yarı uykulu yarı uyanıktı. Bilerek kıpırdamadan yatıyordu. Daha çok erkendi ve genç adamın dinlenmesi gerektiğinin farkındaydı. Ama işi hiçte kolay değildi. Bazen ona ayak uydururken kendisi yorgun düşüyordu. Birçok kez evden dışarı çıkmayı bir bahaneyle ertelemişti. Tabi yaptığı sürprizler elini kolunu bağlıyordu. Gözlerindeki ışık paha biçilmezdi ve reddedip üzmeye kıyamıyordu. Çabasını anlıyordu. İçten içe taşıdığını düşündüğü korkuları, kendiside iliklerine kadar hissediyordu.

Savaş derin düşüncelere dalmıştı. Biraz dikkat etse Beyzanın uyumadığını fark edebilirdi. Dün doktoruyla bir görüşme yapmış en kısa sürede hastaneye yatmasını ve tedavisinin daha dikkatle takip edilmesi gerektiğini söylemişti. Kararsızdı karısından ayrı kalmaya hazır değildi. Birlikte geçirdikleri günler kendisi için yeterli değildi. Belki hastaneden birdaha dönme şansı olmayacaktı. Uyanmasından çekinsede sarılıp kokusunu içine çekti. Hala  ne yapması gerektiği konusunda kararsızdı.  Tek bildiği  karısının kendinden uzakta olma fikrini kabullenemiyordu.

Odayı saran sessizliğe inat ikiside derin düşünceler içindeydi. Beyza uyuma numarasına devam etti. Ama işi hiçte kolay değildi. Boynundaki nefesi kendi nefesini kesti. Çok mutluydu. Sevildiğini hissediyor kendiside deli gibi seviyordu. Sıcaklığını hissettikce kalbinin atışlarındaki hızlanmaya engel olamıyordu. Aşkın varlığını şimdiye kadar reddetmişti. İyide yapmıştı. Kalbinin tek sahibi şimdi yanındaydı ve ondan başkasının hayatında yeri olmayacaktı. Dönüp sarılma ihtiyacı hissetti. Engel olansa boynuna düşen ıslaklıklığın ne olduğuna anlam veremedi. Taki karşısındaki aynada gördükleri ile donup kalana kadar. Savaş gözyaşını siliyordu. İyimisin diye sorup yaralı yüreğini paramparça edemezdi. Boğazına düğümlenen yumruyu yutmaya çalışırken gördükleri ile yüreği derin bir yara aldı. Onu bu hale neyin getirdiğini biliyordu ve elinden hiçbir şey gelmiyordu. Üzmemek için gözlerini kapattı ve uyuma numarasına geri döndü. Kendini sıktı gözyaşlarına engel olabilmek için. Ama duydukları ile nutku tutuldu. "Nefesinin nefesim olmasına izin verki yaşamak için bir nedenim olsun. Seni bulmuşken daha doymadan  ilk defa ölmekten korkuyorum." Sanki kendisi ondan farksızdı. Birkaç kez 'Hayatım pamuk ipliğine bağlı.' dediğini hatırladı. Biliyordu ki kendi hayatı da genç adama bağlıydı. Onun sayesinde nefes alıyor onun sayesinde yaşadığını hissediyordu. Bildiği başka bir şeyse onsuz bir hayatı olmayacaktı. 

Saatler hızla ilerliyor Beyza sabahın etkisinden olsa gerek günü ruh gibi geçiriyordu. Gözlerindeki acı yüzüne düşen olumsuzlukla gölgelendi. Ne ağlamayı becerebiliyor du nede gülmeyi. Yüzüne baktığımda içi kan ağlıyor biraz uzaklaşma kendini yalnız hissediyordu. Ne kendisi nede kocası geleceklerine dair korkularını dile getirebİliyordu. Gizli bir anlaşma gibi güzel anılar biriktirecek şekilde yaşıyorlardı.

Her ne kadar birlikteliklerinde zor günleri atlakıklarını düşünseler de önlerinde kendilerini bekleyen daha zor bir süreç olduğunun farkındaydılar. Bazı anlar ikiside sessiz ikiside düşüncelere dalıp gidiyordu. Ve bugün o günlerden biriydi.

Aralarındaki tek sorun Savaş hastaneye kontrollere giderken Beyza kocasının yanında olmak istiyor fakat genç adam kesin bir dille reddediyordu. Durumunu öğrenmek için kocasının en yakın arkadaşı Oktay'dan bilgi alıyordu. Genç adam şirketin bütün işlerini devralmış yeni evli çiftin her anlarını birlikte geçirerek kaybettikleri zamanı telafi etmeye çalışmalarını sağlamıştı.

Beyza kendini huzursuz hissedip mutfakta oyalanırken Savaşın hazırlanmasını ve yatla boğazda gezintiye çıkacaklarını söylediğinde düşünmeden kabul etti. Başka bir fikirle gelseydi bir bahane bulabilirdi fakat denizi okadar çok seviyordu ki kendisininde böyle bir geziye ihtiyacı vardı. Suyun insanlar üzerindeki etkisinin ikisine de iyi geleceğini düşündü. Hazırlanmak için odaya çıktığında çalan telefonuna son anda yetişti.

Arayan annesiyle yaptığı on dakikalık görüşmesi bittiğinde yüzündeki gergin ifade odaya giren genç adamın dikkatini çekti ve   "İyimisin?" diye sordu.

Duyduklarında sonra iyi olması mümkün değildi. Yinede başını sallayarak iyiyim demekle yetindi. 

Genç adam için yeterli değildi. Yanına gidip "İyi değilsin kötü bir haber mi aldın?"diye sorduğunda elindeki telefonu işaret etti.

Susmanın bir anlamı yoktu. Şimdi söylemezse yarın zaten öğrenecekti. "İyimi kötümü bilemiyorum." dediğinde huzursuzdu.

"Söylemezsen bilemem. Hadi bana anlat ne oldu."

 "Annem bizi yemeğe davet ediyor."

Savaş için yeterli bir açıklama değildi. Melek hanın tanıdığı en anlayışlı insandı. Kızının bu hale gelmesine sebep olacak ne söylediğini kendi de merak etmeye başlamıştı. "Yüzünün kireç gibi olmasına neden bu değil gibi geliyor."diyerek devam etmesini istedi.

"Yemek Hasan denen adamın resteronunda olacakmış."

Savaş duyduklarında sonra yüzünde oluşan ifadeyle karısını delirttiğinin farkındaydı. Ama elinde değildi. Anlaşılan davet sadece yemekle kalmayacaktı. Geçen hafta Melek hanım bir celsede  Yılmaz'dan boşanmıştı ve artık özgür bir kadındı. Şaşırmaması gerekmiyordu. Ama şasırmıştı. Hasan denen adamın bu kadar hızlı olmasına elinde olmadan tebessümle karşılık verdi. Oysa kendisi karısını ikna edebilmek için aylarca uğraşması gerekmişti. Adamdan birkaç tüyo alsa hiç fene olmayacaktı.

Beyza yeterince gergindi. Annesi için en doğru olanı istiyordu. "Gülme."diye tersledi.

"Özür dilerim elimde değil." dediğinde hale gülümsüyordu. 

"Bak çok sinirliyim ve sinirimi çıkarabileceğim tek kişi sensin." 

"Rahatlayacaksan."

"Yapma lütfen." dediğinde gözleri doldu. Annesi ve Hasan denen adamı birlikte hayal edemiyordu. Belkide kıskanıyor ve korkuyordu. Kendisinden uzaklaşmasından.

Savaş karısını kolları arasına aldı ve sakinleşmesine yardımcı olmaya çalıştı. "Bunu zaten bekliyorduk." diye konuştu.

"Evet ama bu kadar erken değil."

"Yaşlı kurt hızlı çıktı."

Beyza duyduklarından sonra geriye çekildi ve kocasının omzuna hafifçe vurdu. "Beni sakinleştirmen gerekiyordu daha fazla sinirlendirmen değil." sözleriyle tepki gösterdi.

İleri gittiğinin farkındaydı. "Hayatım yemekte bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Ayrıca onlar ne karar alırlarsa alsınlar bizim yanında olmamız gerekir. İkiside yetişkin insanlar." diyerek yarın için karısını duyacaklarına karşı hazırlamaya çalıştı.

Beyza da biliyordu. Annesi en doğru kararı verecekti. Yılların yalnızlığına son vermek için Hasan denen adam doğru kişi gibi geliyordu. Yinede elinde değildi. Annesi sadece kendisine aitti. Kendisinden başka birisinin varlığını bencil yanı kabul etmek istemiyordu. "Haklısın ama." dediğinde sözleri yarım kaldı kocası tarafından. "Aması yok. Yarın gideceğiz ve ne karar almış olurlarsa olsunlar kabullenip mutluluklar dileyeceğiz." dedi ve ekledi. "Şimdi bu haberin seni olumsuz etkilemesine izin verme. Birlikte dışarı çıkıp güzel bir gün geçirelim. Eminim sana iyi gelecek ve daha objektif bakacaksın." 

Beyza "Ben hiçte emin değilim." diyerek huzursuzca nefes aldı.

Savaş hiç bir fırsatı kaçırmıyordu. Karısını kendine çekti ve dikkatini kendisine vermesini sağlamak için öpüp sıkıca sarıldı. 

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin