Benim senin gibi korkak olmadığım ortada.

267 37 0
                                    

Çalışanların yardımıyla kapıdan çıktığında kendisini bekleyen Oktay uzun adımlarla gelip görevlilerin elindeki poşetleri aldı. Yüzüne hiç bakmadan elindekileri bagaja yerleştirirken fark etti, geldiklerinden daha büyük bir arabaydı. Yavaş adımlarla araca doğruyu yürüdüğünde hiç ses çıkarmadan siyahlar içindeki şoförün kendisi için açtığı kapıdan içeri geçip oturdu.

Şoförün yanında yerini alan Oktay hiç konuşmuyordu. İri yarı bedeni ve asık suratı olmasa varlığını unutabilirdi.

Yolda ilerledikçe özgürlüğünün sonuna geldiğini hissetti. Bütün olumsuz düşünceler sıralanmış kendisine işkence ediyordu ve en büyük sorunu ise öğrendiğinde annesinin ne tepki vereceğini düşünerek buz kesti. İmzalar atılmadan önce durumu öğrense kesinlikle böyle bir aptallık yapmasına izin vermezdi. Bir güzel azarladıktan sonra bir odaya kapatır ve kendi araştırıp bütün kriterlerine uyan bir damat adayını karşısına çıkartır ve kabul ediyorum demek için bütün dua ederdi. Bulunduğu durumu unutup kendi kendine gülümsedi. Daha önce buluştuğu adaylar aklına geldi. Onları bire bir görmüş ve olur dememişti. Şimdi nasıl olmuştu da küçük bir soruyla hiç yüzünü görmediği bir adama evet diyebilmişti. Bir anda yüzündeki gülümseme solmuş yerine düşünceli ve acı çeken bir ifade oturmuştu.

Yapamayacak tı... Zaten şimdiye kadar vazgeçmemiş olması aptallıktı... Sanki son yarım saattir bir uykudan uyanmış ve aklı ilk defa çalışıp düşünür olmuştu.

Araba büyük bir binanın önünde durunca daldığı düşüncelerden sıyrıldı. İçini saran korkuyla arkasına bakmadan kaçma isteğine engel olamadı. Öyleki eli ayağı titriyor ve içinden bir ses vazgeçmesini söylüyordu. Buraya kadar gelipte telefondaki adama korkak olmadığını göstermek isteğiyle doldu. Vazgeçmiş olabilirdi ama karşısına çıkacak kadar cesareti vardı. Buna en büyük neden adamın neye benzediğini ve yüzünün alacağı ifadeyi görme isteğiydi. Kararını vermişti. Annesini seviyordu ve evlendiğini duyunca daha cok yıkılacaktı. Bay gizemin yüzüne imzalar atılırken vaz geçtiğini söyleyip annesinin yanına koşacaktı. Kararlılıkla arabadan indi ve binanın önünde durdu.

İçeri girdiklerinde Oktay'ın geride kalıp bir görevlinin kendisine eşlik etmesine izin verdi.

Üzerindeki kolları dantel omuzları açık eteği balık kesim gelinliğiyle tüm dikkatleri üzerinde topladığının farkındaydı. Hiç bir zaman özgüveni bu kadar yüksek olmamıştı. Kuaförden çıkmadan kendisine son bir kez bakmış ve gördüğü kişiyi beğenmişti. Kendinden emin adımlarla merdivenden çıkarken balık tarzı eteğini biraz yukarı kaldırıp ses çıkarmadan kendisine gösterilen odaya doğru yürüdü.

Nikahın kıyılacağı odaya girdiklerinde bayan duvağını kapatmasını isteyince karşı çıktı. Görevli düşünceli ve tedirgin bir ifadeyle "Savaş bey böyle istedi. İzin verin kapatayım yoksa bana çok kızar." dediğinde kadını daha fazla üzmemek için kendinden isteneni yapıp üç kat tülü yüzüne örtmesine izin verdi. Görevlinin korkan ifadesinden dolayı bay gizem içindeki öfkeye birde nefret tohumları ekmişti.

Yüzüne kapatılan tüllere rağmen görevliyi tedirgin etmemek için kendine gösterilen masada yerini aldığında odaya giren üç kişi nin bedeni dikkatini çekti. Yüzlerini göremese de çenesinin altında biten duvaktan gördüğü kadarıyla biri kilolu ve kısa boyluydu. Adamın dizlerinde biten cübbeyi görünce nikahlarını kıyacak memur olduğunu anladı. Diğer iki kişi uzun boyluydu ve yüzleri seçilmiyordu. Tam eli duvağına gittiğinde yanındaki sandalyeye oturmak üzere olan adamın tanıdık sesini duydu. "Beni görmeden evlenecek kadar cesaretli misin veya annenin sevgisi beni görmeden o imzayı atacak kadar büyük mü?" diye son noktayı koyduğunda masayı adamın başında kırmak istedi.

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin