Sen de aynı kocan gibi birden parlıyorsun.

250 32 0
                                    

Kendisine ait olmayan bir ev bir oda bir yatak ve koca ile baş başaydı. Odanın içine göz attı. Köşede yatabileceği kadar geniş bir koltuk gördü. Gün içinde sevinmesine neden olan belkide tek şeydi. İlerledi ve yumuşaklığını test etmek için oturdu. Yatağı kadar olmasada idare ederdi. Ne yaptığını anlamaya çalışan kocasına bakıp "Ben burda yatacağım." diyerek kesin bir dille konuştu. 

Savaş kuşkuyla bakıp "Ciddi misin?" diye sorduğunda sadece başını sallayan karısına inanmaz bir ifadeyle baktı. Fakat söz vermişti belkide böylesi daha iyi diyerek ses çıkarmadı. 

Normalde yatağını karısına vermeliydi ama cüssesiyle oraya sığması mümkün değildi. 

Giysi odasına gidip yatağını hazırlamak için bir şeyler bakındı. Geri döndüğünde elindeki çarşaf ve üstünü örtmesi için pike vardı. Yatağından yastıklardan birinide alıp yatacağı yere bıraktı. Yorgun görünüyordu. Kendiside gece yanında kaldığı için dinlenmeleri gerekiyordu. 

Karısını arkasında bırakıp banyoya girerken  "Duş alacağım." diyerek girdi.

Beyza tedirgindi. Ayrılmak için kocasını nasıl ikna edeceğini düşündü. Annesinin evliliklerinin bir düzmece olduğuna inandırmıştı. Korktuğu kadar kötü bir tepki vermemesi tek tesellisiydi. İkinci görevi Savaşın boşanma evraklarını imzalaması gerekiyordu. Ama nuh diyor peygamber demiyordu. 

Yerinden kalktı yatağını yapmak için. 'Öküz insan nezaketen kanepede ben yatarım diye teklif eder.' diye söylene söylene yatağını yaptı.

Duş almalıydı ama yabancı bir odada bunu yapması mümkün değildi. Hava iyice kararmıştı. Sabah kalkar kalkmaz ilk işim eve gitmek olacak diye kendine hatırlattı.

Uykusu gelmişti üzerindeki kıyafetlerle uyuması mümkün değildi. Resmen ilaç kokuyordu . Ondan da isteyemezdi! Adının Belkıs olduğunu öğrendiği kadından yatarken giyebileceği bir şey isteyebilirdi. Ama önce  adamın banyodan çıkmasını beklemenin daha doğru olacağına karar verdi. Vakit geçirmek için camın önüne doğru yürüdü.

Bulunduğu oda kocaman bir bahçenin içinde havuza ve basket sahasına bakıyordu. Ama manzarayı göremeyecek kadar düşüncelere boğulmuştu. 

Su anda yaşadıklarını bir ay önce birisi anlatsa tek  kelimesine dahi inanmazdı. Küçücük bir arının kaderinde oynadığı role inanamıyordu. Annesinin hastanelik olmasına neden olmuştu. Görüntüleri kim olduğunu bilmediği biri tarafından bütün haber kanallarına gönderilmişti. Savaş kendisini televizyonda görüp annesinin sevgisiyle sınamıs ve evlenmişlerdi. Sonrasında başına gelen kaza ve bu ev. Kaderi daha karşısına ne süprizler çıkaracaktı kim bilir. Issız bir denizde su alan bir kayıkta sürükleniyordu. İçini saran boşluğun verdiği etkiyle günlerdir belkide bir aydır aynı soruyu soruyordu kendine. O imzayı atarken aklım neredeydi diye. Fakat ne kadar düşünürse düşünsün mantıklı bir cevabı yoktu. Gözlerini yumup derin bir nefes aldı. 

Beklerken Savaş telefonun sesini duydu. Her ne kadar duymamazlıktan gelmek istesede inatla çalmaya devam ediyordu. Komidinin üzerindeki telefonu eline aldığında  ekranda Oktay yazısını gördü. Hastaneden çıktıktan sonra bir daha kendisini görmemişti. 

Savaş için önemli birisiydi. Bunu evlenecekleri zaman her şeye koşturmasından ve kocasının sözlerinden anlamıştı.  Birde ikisinin birbirine bakışlarından anlamıştı. Hiç kardesi olmamıştı ama kardeş kadar yakın olduklarına inanıyordu. Bir müddet elindeki telefona baktı. İnatla çalıyordu. Açmakla açmamak arasında bocaladı. Sonuçta yabancı değildi. Bir kaç kelime konuşmuşluğu vardı. Çekineceği bir durum olmadığına inandı. Bu yüzden açıp müsait olmadığını söylemeye karar verdi. Açma tuşuna basıp tam konuşacağı sırada "Savaş Beyza'ya çarpanı buldum."  diyen sesi duydu. Bunu nasıl yapmışlardı. Korkması gerekiyordu belki birazda korkmuştu ama bu duruma gelmelerine sebeb olanıda merak ediyordu. Kekeleyerek "Bu..buldun mu?" Diye sordu.

EN ÇOK KİM YANDI? (ACI AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin