!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...!
İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız?
Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhabalar, güzel okurlarım uzun bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sağlıkla kalın. 💙
///
Helen inatla bacaklarının arasındaki Alex'in sert ve güçlü gövdesini geriye doğru ittirdi. Kendi de kollarını göğsünde birleştirip, bacak bacak üstüne atıp sorgu dolu gözlerle adamı süzmeye başladı.
Alex ise o sırada Helen'in bu dişi ama bir o kadar tatlı tavrı karşısında kalbini yarıp geçen aşk okunun tesiri altındaydı. Giydiği mor renkli elbisenin beyaz tenine olan bu çıldırtıcı uyumu, güzel yeşil gözlerinin derinliği ve biraz önce parmaklarını daldırdığı için kabaran kızıl gür tutamlarla Helen, bu dünya üzerindeki en güzel kadındı.
Onun güzelliği Alex'in canını yakıyordu, ama bu öyle bir acıydı ki her seferinde ona bakarken buluyordu kendini, "Sana soruyorum Alex, beni duymuyor musun?"
Kahretsin, onun harika kırmızı dolgun dudaklarının hareket ettiğini görüyordu ama hayal alemindeymişçesine sadece onu izliyor, duymuyordu. "Kaçamazsın bana cevap vereceksin, yoksa bu odadan sabaha kadar çıkmak yok." Dedi Helen son derece kararlı bir şekilde.
Helen adamın bakışları altında eriyen kalbine inat dik durdu, Alex gayet rahat bir tavırla geniş omzunu duvara yasladı ve Helen'in nefesini kesen o kusursuz gülümsemeyle genç kızı etkiledi.
"O odada kimse kalmadı, Helen"
Genç kız adamın gayet rahat ve soğukkanlı cevabı karşısında biranda afallasa da kendini çabuk toparladı. " Öyle mi? O zaman halının altındaki senin odana çıkan kapıyı nereden biliyor " dedi Helen.
Alex geniş omuzlarını gayet rahat bir şekilde silkti ve "O odada kalmadı dedim, bu kale de kaldı, hizmetlilerden biri söylemiştir." Dedi. Helen Alex'in yalan söylemeyeceğini biliyordu.
Tavırları da gayet net ve doğruydu, onu tekrar kollarına almak için can atsa da " Peki geçen gün neden sana sarıldı." Dedi Helen, işte şimdi haklı çıkacak ve Alex'e öfkelenecekti.
Alex ona doğru iyice yaklaştı ellerini Helen'in iki yanına koydu ve genç kızı kollarının arasına hapsetti. "Kardeşini haydutların elinden kurtarmıştım, teşekkür etmek için" dedi.
Helen hissettiği derin kıskançlık duygusuyla bakışlarını doğrudan Alex'e doğrultu" O zaman birine teşekkür etmek için sarılmamız şart bunu mu anlamalıyım" dedi.
Alex'in çatılan kaşları, gerilen yüz kasları Helen'e ayrı bir keyif vermişti. Adamın biraz önceki rahat halinden eser kalmamıştı. Burnunu Helen'in boynuna dayayıp orayı derin derin içine çektiği anda genç kız yutkunamadı dahi "Herhangi birinin senin, nefis kokunu bu kadar yakından duyacak olması beni çıldırtır." Dedi Alex.
