Alex ona kapının nasıl kitleyeceğini gösterdikten sonra odadan çıktı. Genç kız odanın ortasındaki yatağa doğru gitti ve uzandı. Bugün yaşadıkları yüzünden ve sızlayan ayağının ağrısıyla uykuya daha fazla direnemedi ve uykuyakaldı.
Helen, Rahat bir uyku çekmenin keyfiyle uzun bir iç geçirişten sonra yan tarafına doğru döndü ve gözlerini perdelerin arasından sızan ışığa dikti. Dün gece biraz tereddüttü vardı yerini yadırgamakla ilgili ama bu tereddütler tamamen uçup gitmişti. Çünkü buradaki yatak ve yastık köydeki yatağından kat kat rahattı.
Tek sorun kırışan ve yırtılan elbisesiydi. Önü yırtık olan elbiseyi hemen tamir etmeliydi. Yırtık olduğu için çıkarması kolay oldu. Şimdi üzerinde beyaz, kalçasının biraz altına da biten göğüs bölümü dantelli kısa kombinezonuyla kaldı.
Masanın üzerinde duran iplik kutusundan yeşil renkte ipi aldı. Biraz aramadan sonra iğneyi de buldu ve elbiseyi yatağa koyup hasar tespiti yapmaya başladı. Tam elbiseyi alıp dikmeye başlayacaktı ki kapı aniden açıldı.
Helen ufak bir çığlık attı ve kapıya doğru döndü. Şimdi kapının girişinde orta yaşlarda, kısa boylu oldukça sevimli bir kadın gözünü bile kırpmadan ona bakıyordu.
Helen yutkundu çünkü kadının nefes bile almadığı her halinden belliydi. "Merhaba" dedi biraz çekinerek te olsa, kadın dumura uğramış gibi gözlerini daha da açtı.
Emma, karşısındaki kıza dakikalarca baktı. Aman Tanrım kaleye adım attığı andan beridir herkes bu güzeller güzeli leydiyi konuşuyordu. Fakat Emma kızı görememiş ve çok üzülmüştü.
Ama Lord Drew, Emma'ya kızın dilini bildiğini söyleyerek leydi ye onun yardımcı olmasını istediğinde mutluluktan zıplayacak haldeydi. Korkusuz, merhametli ve güçlü Mckay klanının komutanı Alex Drew'in getirdiği kıza o yardımcı olacaktı.
Helen dakikalar geçmesine rağmen yerinden kıpırdamayan kadına doğru gitmeye başladı. Muhtemelen yanlış odaya gelmişti. Bu yüzden de onun dilini bilmediği için derdini anlatamıyordu.
"S-siz söylenilenlerden çok daha güzelsiniz leydim"
Bu sefer şaşırma sırası Helen'deydi."Çok teşekkür ederim" dedi. Kadın onun dilini biliyordu. Sevinçle ona sarılmamak için kendini zor tuttu. "Ah eğer zahmet olmaz ise bana birkaç dakika yardım eder misiniz?" dedi Helen.
"Ben bunun için gönderildim size her konuda yardımcı olmak için"
Helen anlamsız gözlerle kadına baktı. Onun şimdi yardıma ihtiyacı vardı, daha sonra kimseyi meşgul edip yormaya niyeti yoktu.
"Aptal kafam sizin güzelliğinizden, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Emma bundan sonra sizin yardımcınızım."
Helen itirazla başını salladı. "Buna hiç gerek yok sizi yormak istemem, bu yüzden sadece ufak bir işim var,eğer ona yardım ederseniz benim için yeterli." dedi.
Kadın oldukça net ve sert bir şekilde hayır deyince Helen susmak zorunda kaldı. Kimseyi rahatsız etmek istemiyordu tek istediği bir an önce teyzesiyle beraber buradan gitmekti.
"Ben akşamda, sabah erken saatte de geldim ama uyuyordunuz, daha sonra Lord Drew sizin uyanınca banyo yapmak isteyeceğinizi söyleyince sıcak su hazırlattım bende."
"Lord Drew?"
Helen merakla Lord Drew'in kim olduğunu sormuştu ki kapının önüne birden Alex belirdi. Onu baştan ayağı süzdü ve ilk önce çıplak bacaklarına takıldı gözleri, daha sonra göğüslerinde sabitledi bakışlarını.
Helen teninin cayır cayır, yanıp karıncalandığını hisseti. Adamın bakışları sanki onu çıplak görmüş gibi yoğun ve yakıcıydı. Ama Alex'in bir anda kaşları derin bir şekilde çatıldı. Öfkeyle burnunda soludu ve odaya doğru geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU DOLU KALPLER
Historical Fiction!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...! İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız? Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...