37.Bölüm

5.1K 331 57
                                    

Merhabalar, güzel okurlarım uzun ve harika bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar, güzel okurlarım uzun ve harika bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sağlıkla kalın. 💙
///
♡Yetişkin içerik mevcuttur bölümde.

Alex klanına dönüş yolunda askerleriyle beraber, İskoçya ve İngiltere sınırındaki Cheviot dağlarını kontrol etmeye karar vermişti. Fakat aralarında buna itiraz eden bir kişi vardı.

"Benim bacağım iyice acımaya başladı, oraya kadar gidemem ben klana dönüyorum."

Değirmencinin sözlerine Alex ve Robin aynı anda homurdandı. Yüzünü buruşturmuş bacağını ovan Ronald'a bakan Scott kahkaha attı ve "Sevgili ağabeyciğim yanılmıyorsam senin sağ bacağın yaralıydı fakat şu anda sol bacağını tutuyorsun." Dedi.

Ronald apar topar elini sol bacağından çekip diğer tarafı ovmaya başladı ve "Artık o kadar çok canım acıyor ki hangisi olduğunu şaşırdım." Diyerek kendini açıkladı.

"Bırakalım da o klana geri dönsün, Fiona'yı evliliğe ikna etmek için söylediklerini yapsın." Diye konuştu Robin.

Alex tam arkasında duran değirmenciye bakarak" Komutanın olarak sana emir vermediğim için sevinmelisin, Ronald" dedi.

Değirmenci omuzlarını silkti sanki biraz önce acıdan sızlanan o değilmiş gibi kocaman sırıtarak. "Kalbi sevgiyle dolu komutan Drew, çok yaşayın." Diye bağırdı.

Homurdanma sırası Alex'teydi. Lanet olsun, sevgiyle dolu kalpte neydi? "Hemen gözümün önünden kaybolmazsan, kalbimin sevgiyle mi? Acımasızlıkla mı dolu olduğunu göreceksin." Dedi.

Değirmencinin söylediklerine hala gülen Scott ve Robinin yanına geri döndü Alex.

Ronald hiç vakit kaybetmeden atını Mckey klanına sürdü. Fiona'yı görmeyeli neredeyse on gün oluyordu. Onun yokluğunda sadece onu düşünerek geçirmişti. Gecenin karanlığında hızla yol aldı. Kadınına kavuşmak için.

Bir saati aşkın hızla sürdüğü atı onu sonunda evine getirmişti. Kalenin yüksek kulelerinde duran askerler onu görür görmez hemen büyük demir kapıyı açmışları.

Gecenin karanlığında bahçe gündüz olduğu gibi kalabalık ve renkli değildi, ortalıkta elinde meşalelerle dolaşan askerler dışında kimse yoktu. Ronald atından indi ve seyise atını verdikten sonra hiç vakit kaybetmeden kaleye girdi.

Kalenin soğuk gri duvarları artık ona eskisi gibi kötü gelmiyordu. Kalbi sevgiyle dolu olan Alex değildi, kesinlikle Ronald'ı.

Yüzünde kocaman bir gülümseme ile merdivenleri çıktı ve Fiona'nın kapısının önüne geldiğinde heyecandan avuçlarının terlediğini fark etti. Derin bir soluk aldı ve daha fazla vakit kaybetmeden odaya girdi.

Odanın kapısının sürgülü olmadığı için birazcık öfkelense de bunu daha sonra düşüneceğini söyleyip kendi odaya girdikten sonra kapının sürgüsünü çekip kilitledi.

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin