Clarie minik kızı Helen'nin yanından bir dakika olsun ayrılmak istemiyordu fakat misafirleri gelecekti. O yüzden hazırlanması gerekiyordu. Tam o sırada kapı çalındı.
"Leydim" dedi içeriye giren yardımcısı Fiona, Clarie yavaşça bebeğini beşiğine geri bıraktı ve başına küçük bir öpücük kondurdu. "Kralım sizin hazır olup olmadığınızı kontrol etmemi istedi."
Clarie kadına doğru döndü "Bütün gece ondan ayrı kalmak çok zor olacak" dedi küçük kızına bakarak. Hizmetlisi onun yanına iyice yaklaştı ve elini tuttu.
"Ah kraliçem siz bu ücra ve soğuk kaleye geldiğiniz andan itibaren burayı huzurlu bir çiçek bahçesine çevirdiniz küçük prensesimiz öyle şanslı ki, sizin gibi mükemmel bir annesi, lordumuz gibide adaletli ve güçlü bir babası var"
Clarie hayranlıkla ona bakan kadının, söyledikleri karşısında yanakları kızardı. " Bu genç yaşınızda yaptığınız onca iyiliklerin karşılığını nasıl öderiz hiç bilmiyoruz, siz benim kardeşimi iyileştirip onu sağ salim bir şekilde Kuzey İrlanda'ya gitmesini sağladınız. Bu gece ve bana ihtiyacınız olduğu her an biricik prensesimize gözüm gibi bakacağımdan emin olun."
Clarie'nin karşısındaki kadına güveni tamdı, bütün kardeşlerini o büyütmüştü ve Clarieden daha deneyimli ve bilgili bir kadındı hem de, bu yüzden gönlü fazlasıyla rahatı.
"Teşekkür ederim Fiona" dedi Clarie ve onun için hazırlanan sıcak su dolu suya girmek için paravanın arkasına geçti.
///
Büyük salondaki kalabalık dakikalar geçtikçe çoğalıyordu, James'in gözü sürekli kapıdaydı. Biricik karısı muhtemelen kızının yanından ayrılma zorluğu yaşıyordu o yüzden de geç kalmıştı.
Aslında Clarie çok haklıydı, küçük Helen'nin yanına gittiği anda Jameste bütün dünyayı unutuyor o kızıl saçlı zümrüt yeşili gözlü biricik kızının tatlı kahkahalarını duymak onda bağımlılık yapmıştı.
Genç kral dikkatini karşısında konuşan Fransız dükü Henry'e vermeye çalışıyordu. Fakat bir anda gürültücü kalabalık sessizliğe boğulunca James merakla o tarafa doğru döndü.
Giriş kapısı açılmış, güzeller güzeli karısı merdivenlerden aşağı iniyordu. Giydiği mavi renkli elbisesiyle büyüleyici şekilde harika gözüken karısını, oda tıpkı diğer insanlar gibi nefesini tutmuş izliyordu.
Hemen kendini toparladı ve kalabalığı hızla geçip Clarie doğru gitti. Yolda giderken karısı hakkında duyduğu güzel sözler kıskançlık damarını fazlasıyla zorlasa da kendini dizginlemeyi bildi.
Clarie merdivenlerden inmiş harika gülümsemesi ile insanlara bakıyordu. James karısının yanına iyice yaklaştı ve kolunu onun ince beline sardı. Clarie'nin kulağına doğru eğilip" Leydim bu gece fazlasıyla göz alıcısınız" dedi çapkın bir şekilde göz kırpıp.
Genç kadının tatlı kahkahası sessiz salonda yankılandı. Etraftaki insanlar aynı anda tekrardan konuşmaya dönünce James rahat bir nefes aldı. Biricik karısının üzerinde dolaşan ilgili ve hayranlık dolu gözler onu fazlasıyla rahatsız ediyordu.
"O gözlerinizde gördüğüm kıskançlık, dumanı tüten bakışlarınızla insanları korkutacaksınız Kralım" dedi Clarie oldukça nazlı bir edayla, James karısını kucağına alıp yatak odalarına çıkmamak için kendini zor tutuyordu.
"Ah bu gece bizim ateşimizden dolayı o duman kaleden çıkabilir" dedi ve karısının koluna girmesini sağlayıp insanlarla sohbet etmeye başladı.
Birçok Galler lordları, İngiliz dükleri ve İskoç klan sahipleriyle bol bol sohbet etti. Hepsi ona ne kadar şanslı bir adam olduğunu söyleyip durdu. Clarie'nin her ortamda fazlaca dikkat çekmesi gayet normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU DOLU KALPLER
أدب تاريخي!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...! İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız? Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...