3.Bölüm

10.5K 449 73
                                    

James mahşer yeri gibi olan savaş alanına baktı. Kılıçların birbirlerine vurma sesleri, okların can yakıcı sıcaklığı ortalığı cehennem yerine çevirmişti. Üzerine doğru gelen atlı düşman askerini kılıcının tek hamlesiyle yere serdi.

Hain Mark ve erkek kardeşi Jordan'nın bir planı olduğunu biliyordu fakat böyle kalleşçe bir hainliği nasıl yapabilirler hala aklı almıyordu. Civar köyleri yakmışlardı kadınlara ve kızlara tecavüz emri vermişlerdi.

O şerefsiz hain Markı bütün savaş alanında aradı ama yoktu korkak aşağılık, James hala bu oyuna nasıl düştüğünü aklı almıyordu . Karşılaştığı askerlerin çoğunda Fransız nişanı taşıyan rozetler vardı.

Kahretsin bunlar Fransız dükü Henry'nin askerleriydi. Mark ve Jordan bu aşağılık Fransızla iş birliği yapmıştı. Bütün öfkesi ikiye katlandı. O adamın dostane tavırları gözünün önüne gelince. Ona ait olan bu askerlere hiç acımadı.

Kaleye doğru döndü. Kalenin giriş kapısında askerlerden oluşan etten bir duvar vardı. Clarieyi buradan çıkarması için birçok askerini ve Fionayı ona göndermişti.

Muhtemelen gizli geçitten çoktan geçmişlerdi bile. Ona ve küçük kızı Helene bir şey olursa ne yaşayabilirdi ne de kimseyi yaşatırdı. Savaş alanındaki ezici üstünlüklerinden dolayı düşman askerlerinin kaçtığını gördü anda rahat bir soluk aldı.

///

Clarie küçük kızını göğsüne bastırmış hüngür hüngür ağlıyordu. "Kraliçem lütfen kalkın hemen geçmeniz lazım o tünelden aşağıda sizi kralımın gönderdiği askerler bekliyor." Dedi Fiona.

Clarie ağlayan kızının güzel yüzünü okşadı. Bebekte onun bu halinden oldukça etkilenmişti." Onu son kez emzirmeliyim" dedi Clarie telaşla sandalyeye geri oturdu ve Heleni emzirmeye çalıştı fakat küçük kızı birkaç kez emmeye çalışsa da süt gelmediğini anlayıp daha da çok ağlamaya başladı.

Clarie üzüntüyle Fionaya baktı." Sütüm kesilmiş" dedi. Artık bütün vücudu tir tir titriyordu. Hissetiği korku ve üzüntü onu hemen etkilemişti.

Jamesi görebilmek için pencereden aşağı baktı. Fakat ortalık tozdan ve dumandan gözükmüyordu. Kocaman bahçenin her yeri yanıyordu. Krallığı hain bir saldırıya uğramıştı.

İçinde hissetiği derin hüzünle ve öfkeyle başını soğuk duvara dayadı. Daha sonra çaresizce Fionaya döndü.

"Heleni tutar mısın?" dedi Clarie ve masaya geçip yazı yazmaya başladı.

Genç kraliçenin ne yaptığına anlam veremiyordu Fiona. Onun burada değil, kendini ve Heleni kurtarmak için bu kaleden çıkması gerekiyordu. Çünkü karşılarında tek bir düşman yoktu üç soysuzun askerlerine karşı savaşıyordu krallığı.

Bu savaştan galip çıkacaklarına güveni tamdı ama küçük prenses helen ve Clarie düşmanın eline geçecek olursa yaşayacakları o korku dolu işkenceleri düşünmek bile Fiona'nın boğazını düğümlemişti.

Ama genç kraliçe oturmuş bir şeyler yazıyordu Clarie yerinden kalktı ve bebeği tekrar kucağına alıp yatağın üzerine bıraktı. Fiona, güzeller güzeli Clarie'nin bir saate yaşadığı korku yüzünden ne kadar değiştiğine baktı. Her zaman ışıl ışıl olan teni şimdi bir ceset gibi bembeyazdı ve o yeşil gözleri artık simsiyah gözüküyordu.

Bebeği kat kat giydirdi ve birçok battaniyeye sardı küçük Heleni. Fiona'nın biraz da olsa içi rahatladı çünkü artık gitmeye hazırlardı. Fakat nedenini anlamadığı bir şekilde yazdığı kağıdı ufaklığın battaniyesinin arasına sıkıştırdı.

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin