48.Bölüm

4.3K 312 11
                                    

Merhabalar tatlı okurlarım, uzun ve güzel bir bölümle geldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar tatlı okurlarım, uzun ve güzel bir bölümle geldim. Yorumlarınızı ve begenilerinizi bekliyorum.
Sağlıkla kalın.💙

////
Andrew arkasını döndüğünde Alex'i gördü. Alex eline aldığı kılıcını kalbine dayamış yüzünde garip ama büyük bir gülümsemeye gözlerini kapatmış halde öylece bir şeyler fısıldadı.

Andrew korku dolu gözlerle dostuna doğru gitti. "Alex kendine gel." Dedi. Genç adam kapattığı gözlerini açıp içi bomboş bakışlarını ona dikti ve "Kendime gelmek istemiyorum, Helen'e kavuşmak istiyorum." Dedi oldukça kararlı bir şekilde.

Andrew onun bu çöküşü ve emsalsiz acısı karşısında nefesi kesildi. Onun gibi bir adamı bu halde görmek can yakıcıydı.

Yine de onu durdurmak için daha da yaklaşmıştı. Sakat ayağını umursamadan koridordan koşturarak odaya giren değirmenci ilk önce inanılmaz gözlerle Alex'e baktı ardından Andrew'e.

"Lanet olsun sana Alex, sen.. sen... ne... yaptığını.... Sanıyorsun"

Alex etrafta konuşulan şeyleri boğuk boğuk duymaya başladığı anda artık bu dünya da son dakikaları yaşadığını anlamıştı. Çünkü gözünün önüne meleksi suratlı Helen'i belirmişti ve kulaklarında da onun tatlı sesi.

"Kahretsin.. siktir.. Alex Helen aşağı da-"

Alex öfkeyle ayağa kalktı ve nefret dolu bakışlarını değirmenciye doğrultu. Helen'in parçalanmış bedenini görmesini nasıl isterdi. "Sakın, onun o halini görmektense ölmeyi tercih ediyorum, şimdi defolun gidin buradan Helen burada canını kaybetti bende onun yanına buradan gideceğim-"

"Lanet olası kaz kafalı herif Helen yaşıyor."

Alex öfkeyle bir küfür daha savurdu bu yükseklikten düşüp birinin ölmemesi imkansızdı. Ona yalan söylediklerini düşünüp daha fazla dinlemeden kılıcı etine geçirmeye başlamıştı ki.

"Alex"

O ahenkli tatlı sesi duydu. Elindeki kılıç sesli bir şekilde yere düşerken koridordan ona doğru koşturan kızı gördüğü an Alex'in sağ gözünden bir damla yaş süzüldü.

Helen'i ona doğru koşturuyordu. Alex duvardan güç almak ister gibi elini duvara dayadı. Bu gerçek olamazdı. Bu bir Rüyaydı veya Alex ölmüştü ve Helen'ine kavuşmuştu.

Kız ona doğru gelip sımsıkı sarılıp onun kucağına çıktığı anda Alex ikisinin de titrediğini fark etti. Bir hayal alemindeymişçesine "Helen biz kavuştuk mu?" dedi huşu içinde.

Onun kucağında titreyen kızın uzun saçlarını okşayıp öperken, Helen den yayılan o güzel koku Alex'in bütün duyularının nefes almasını sağlamıştı.

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin