Merhabalar tatlı okurlarım, sizleri biraz beklettim çünkü iki bölüm yazıp bitirdim bu sürede.
Diğer bölümü de paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.Sağlıkla kalın.💙
////
Violet'in sözleri odayı etkisi altına alan derin bir sükunet dalgası yaratırken, Helen'in kulakları duyduklarıyla uğulduyordu, onun kollarını bırakan Fiona ise adeta taşa dönmüştü.
Genç kız, gözyaşları içerisinde Violet'e doğru döndü ve "Benim annem... hayattı... mı?" diye sordu. Kalbini söken gerçeği duymayı beklerken, dönen başı kararan gözleri ona hiç yardımcı olmuyordu.
Helen onun kötü halini gören ve hemen yanı başında biten adama minnet dolu gözlerle baktı. Alex onun yanına gelmiş kadınını kendi bedenine yaslayarak Helen'in yükünü hafifletmişti.
Kalbi hızla atan Helen, minnet dolu bir teslimiyetle Alex'e doğru sokuldu. Genç kızın meraklı ve yaşlı gözleri hala ona bir cevap vermeyen Violet'in üzerindeydi.
"Kraliçe Claire, yaşasa idi kızını bulmak için bütün dünyayı karış karış gezerdi." Dedi kendine gelmiş olan Fiona. Helen'in tekrar önüne geçmiş ve yine Violet'e kafa tutar hale gelmişti.
Violet sıkıntıyla derin bir iç çekti ve öfkeli bakışlarını Fiona'nın üzerinde gezdirdikten sonra "Evet Fiona, Clarie iyi ve sağlıklı bir halde olsaydı yavrusunu bulmak için yapamayacağı şey yoktu." Dedi.
Helen telaşla Alex'in göğsünden başını kaldırdı ve "Annem yaralı mı?" diye sordu, cevabından deli gibi korkar bir haldeyken. Violet'in yumuşayan bakışları Helen'i buldu.
"Annenin ruhu yaralı yavrum, onu iyileştirebilecek tek kişi sensin."
Fiona hala karşısındaki bu kadına inanmakta direniyordu. "O Jordan soysuzuyla iş birliği içinde olup Helen'e bu aşağılık tuzağı kurmadığınızı nereden bileceğim." Dedi son derece öfkeyle.
Fiona'nın kuşkuları ve söyledikleri son derece kan dondurucu olsa da, Violet bu kadına karşı fazlaca uysal davranıyordu.
"Fiona, ben kardeşim olarak sadece James'in varlığını kabul ediyorum. O hainin bende hiçbir değeri yok, o soysuz ağabeyinin canına kast eden ablasını sürgüne yollayan hain aşağılık Jordan'la benim nasıl iş birliği içerisinde olduğumu düşünebilirsin."
Helen kendini allak bullak hissediyordu. İlk önce ailesinin Galler kraliyet ailesi olduğunu öğrenmiş, daha sonra da hasretiyle içini sızlatan annesinin yaşadığını öğrenmişti. Eğer kuşkulanmakta haklıysa Fiona, bu yaşadıkları Helen'i bitirirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU DOLU KALPLER
Historical Fiction!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...! İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız? Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...