33.Bölüm

6.1K 334 57
                                    

Merhabalar, güzel okurlarım uzun bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar, güzel okurlarım uzun bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sağlıkla kalın. 💙

////

Gün masmavi gökyüzünün ortasında ışıltılı güneşiyle doğmuştu ama kendini fark ettirmeden gökyüzüne yayılan kasvetli gri bulutlar günün nasıl sonlanacağının habercisiydi. Helen uyandığından beridir yatağının içinden pencereden kararan havayı seyretti. Ruhuna nükseden kötü düşünceler bütün bedenini ele geçirirken kalbi hızla atıyordu.

"Leydim"

Helen arkasında duyduğu sesle korkuyla yerinden sıçrayıp yutkundu. Emma Helen'in yanına gelmiş tedirgin dolu gözlerle genç kıza bakıyordu. "Hasta mısınız?" dediği anda Emma, Helen telaşla başını iki yana salladı. Kimseye bir şey belli etmemeliydi. O adam tek gelmesini ve ancak Helen'in Alex'e zarar verecek adamı durdurabileceğini söylemişti.

Bu yüzden akşam tek başına gidecek ve o adama Alex'ten uzak durmasını söyleyecekti. Emma onun alnına elini koyup ateşini ölçmek ister gibi dokundu. "Leydim siz buz gibisiniz, bu hava da üşüdünüz mü?" diye sordu.

Helen rahatsız bir şekilde yerinden doğrulup kendine gelmeye çalıştı. "İyiyim üşümedim ben sadece- neyse " dedi ve derin bir nefes alıp yataktan çıktı. Gidip dolaptan kendine bir elbise seçip iyi olduğuna Emma'ya inandırmak ister gibi kadına gülümsedi.

Helen odasındaki masaya baktı, yiyecek bir şeyler getirmemişti Emma. "Lord Wilson sizi kahvaltıya davet etti." Dedi kadın, Helen'in yüzüne kan geldi ve heyecanla "Alex'te kahvaltı da mı?" diye sorduğunda , Emma'nın yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı ve "Lord Drew de kahvaltıda" dedi.

Helen eline aldığı soluk kahverengi elbiseyi bırakıp, tatlı şeftali rengi olan son derece hoş ve güzel elbiseyi giymeye karar verdi. Uzun dalgalı kızıl renkli saçlarını açık bırakıp taradı ve Emma'nın yardımıyla elbisesini de giydikten sonra aynanın karşısına geçip kendine baktı. Dün gece doğru düzgün uyumadığı için gözlerinin altında mor halkalar vardı.

Düşünmek onun uykusunu alıp götürmüştü. Derin bir nefes alıp artık akşamı düşünmeme kararı aldı ve odadan çıkıp teyzesinin odasına doğru gitti. Kapıyı çalmasına gerek kalmamıştı çünkü teyzesi hemen odadan çıkmıştı.

Beraber büyük yemek salona doğru gidiyorlardı ki Fiona'yı bir kadın durdurmuş ona kocasının hastalığını anlatmaya başlamıştı. Helen birazcık geriye doğru çekilip onlara mahremiyet sağladı. Tam dönüp yemek salonuna doğru gidecekti ki yan tarafındaki açık kapıdan iki erkeğin konuşmasını duydu.

"Bu sefer ki problem düşündüğümüzden daha büyük, o soysuz, İngilizlerle anlaşmış ve Fransız arşidükünü de arkasına aldığına dair söylentiler var, O piçin tek derdi Alex'in kellesi."

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin