Merhabalar, güzel okurlarım uzun ve oldukça heyecanlı bir bölümle geldim karşınıza tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keza bölümün erken mi geç mi geleceğini sizin begenileriniz ve yorumlarınız belirliyor. Gelen beğeni ve yorumların artışı doğrultusunda aynı zamanda benim yükselen motivasyonum neticesinde daha istekli ve daha hızlı yazıyorum.Sağlıkla kalın. 💙
///
Helen sızlayan başının izin verdiği müddetçe gözlerini açmaya çalıştı. Burnuna gelen ağır metalik koku onu hala zorluyordu. Yavaş yavaş kendine gelirken olanları tek tek hatırladı ve telaşla gözlerini açıp kıpırdanmaya başladı.
Hala elleri sımsıkı bir şekilde başının üzerine bağlıydı ve acıyan el bileklerini kesmeye devam ediyordu küflü demir. Kup kuru boğazını ıslatmak için birkaç defa yutkundu. Bir gayret ve son bir umutla. "Yardım edin" diye bağırmaya çalıştı.
O anda bir şey fark etti oda artık eskisi kadar karanlık değildi etraftaki şeyleri seçebilecek kadar aydınlanmıştı. Tam karşısında büyük giysi dolabı, onun yanında uzun ince toz içinde bir ayna vardı.
Oda kocamandı fakat eşyalar yok denecek kadar az ve eskiydi. Helen yenilgiyle başını geri yastığa düşmesine izin verecekti ki o sırada gözüne üstündeki elbisesi takıldı. Koyu renkli son derece kapalı elbisesi gitmiş, yerine parlak mavi rengi üsten bakınca oldukça derin göğüs dekolteli bir elbise gelmişti.
Korkuyla yutkundu biri onun üzerini değiştirmişti, tuzlu gözyaşları yanaklarından süzülürken, dar elbisenin içinde nefes alamıyordu. Kalbi buradan kurtuluşu olmadığı idrak etmeye başlamıştı.
Başını yastığa geri koydu ve gözlerini kapatıp sevdiklerini düşünmeye başladı. Biricik teyzesinin ona küçükken okuduğu masalları ve ninileri hatırladıkça içi daha da acıdı, ya bir daha Fiona'yı göremezse. Bütün hayatı bu kapalı iğrenç odada elleri bağlı bir şekilde son bulacaksa. İhtimaller kötü olunca hiçbir kapı umuda çıkmıyordu.
Biri onu kaçırmış ve buraya hapsetmişti. Bunu kimin yaptığını ondan ne istediklerini hiçbir şeyi bilmiyordu. Tek olmasını istediği gözlerini kapatıp açmak ve bu yaşananların hepsinin birer kabus olmasıydı.
Fakat değildi yaşananların olanların hepsi birer gerçekti, bunun en net kanıtı ise bileklerini sürekli kesen demirlerdi. Güçsüz bir şekilde yatıp öylece durmaktan başka bir şey yapmadı.
Saatler geçti o öylece yattı, hayatının son günlerini yaşadığını düşünerek sessizliğine sığındı. Ağlamaktan bitap düşüne kadar durmadı gözyaşları. Ta ki odaya biraz daha karanlık çöküp odanın kapısı açılana kadar öylece durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU DOLU KALPLER
Historical Fiction!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...! İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız? Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...