49.Bölüm

4.4K 303 11
                                    

Merhabalar tatlı okurlarım güzel bir bölümle geldim karşınıza yorumlarınızı ve begenilerinizi bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar tatlı okurlarım güzel bir bölümle geldim karşınıza yorumlarınızı ve begenilerinizi bekliyorum.
Sağlıkla kalın.💚

////
Helen, gözlerini açtığında etrafına bakındı, o lanet olası yıkık dökük kalede olmadığını anlayınca gözlerinden akan birkaç damla mutluluk gözyaşına engel olamamıştı.

Demek ki yaşanılanlar birer rüya değildi, Alex'e gerçekten kavuşmuştu. Bu düşünce Helen'in içini sıcacık yapmıştı. Başını meraklı bir şekilde sağa doğru döndürdüğünde kaldığı odanın İskoçya da ki kendi odası olmadığını anlamıştı.

Geniş yatağın tepesinden aşağı doğru gelen beyaz ince bir tüle çevriliydi etrafı, tam karşısında yanan şömine artık kışın buraya geldiğini yavaş yavaş haber veriyordu. Üzerine örtülen kalın battaniyeyi biraz kaldırdı ve yataktan doğrulduğu sırada odanın bir köşesinde oturan kişiyi fark etti.

Sallanan sandalyesine oturmuş dikkatli gözlerle elindeki kağıtlara bakan kızın kim olduğunu bilmiyordu. Kuşku dolu gözlerle kızı incelerken kız yataktaki hareketliliği fark etmiş olacaktı ki, hemen sandalyesinden fırlayıp ona doğru gelmeye başladı.

Helen, kıza daha dikkatli baktığında onun kendi yaşlarında bir genç kız olduğunu anlamıştı. Uzun kestane rengi dalgalı saçları, parlak yeşil gözleriyle ve yüzündeki sıcacık, kocaman gülümsemesiyle kız yeryüzüne gönderilmiş bir melek kadar güzeldi.

Helen şuan ki halinin ne kadar berbat olduğunun farkındaydı, karışmış saçları morarmış elmacık kemiği ve çökmüş göz altlarıyla bu canlı ve güzel kızın karşısında başını eğmişti.

Kız hızla onun yanına gelmiş yatağın tüllerini geriye doğru çekerek yatağa yanına tırmanmıştı. "Merhaba Helen, kendini nasıl hissediyorsun."diye sormuştu kız o incecik ve ahenkli sesiyle.

Helen bu soruyu yanıtlamadan önce birkaç kez yutkundu ona doğru ilgiyle eğilmiş bir çift yeşil gözden bakışlarını almış ve hafif baş ağrısı olduğunu söylemişti.

"Aslında baş ağrını geçirecek karışım bende var ama ilk önce karnını doyurmalıyız." Dedi kız ve heyecanla yataktan inerken, Helen onun hareketleri karşısında kendi başının döndüğünü hissetmişti.

Kız kapıya doğru gitmiş ona doğru dönmüştü." Ah, Lord Alex'e de haber vereyim uyandığını iki gündür başından bir dakika olsun ayrılmıyordu. Onun yerini ben alınca o biraz dinlendi." Dedi ve odadan çıktı.

Helen yorgun bir şekilde yatağa geri başını koyduğunda iki gündür uyuduğunu bilmiyordu. Bunu duymak onu bir hayli şaşırtmıştı. Tam iki gündür aralıksız bir şekilde uyumuştu.

Zaten hafif baş ağrısı ve vücut ağrısı bu yüzden olmalıydı. Yatakta sağa doğru dönmüştü ki, odanın ağır kapısı hızla açıldı ve içeriye nefes nefese Alex girdi. Helen onu gördüğünde kalbinin bir kelebeğin kanat çırpışı kadar hızla attığına emindi.

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin