47.Bölüm

4.3K 306 16
                                    

Tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tatlı beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.💙
Sağlıkla kalın.
///

Alex karaya adım attıkları anda belindeki kılıcı eline almış bir tarafı yanmış küçük adanın üzerindeki kaleye doğru gidiyordu. Helen'i bu lanet olası iğrenç yerde miydi? Kalbi sancılı bir acıyla kavruldu ona ulaşamadığı her saniye Helen'in çektiği acıları düşündükçe ruhu ona ızdırap dolu anıları hissettiriyordu.

Avcunun içindeki kılıcını iyice sıktı ve öfkeli adımlarla uzun ince kaleye adım attı. Tam arkasından gelen Andrew "Dikkatli olmayız etraf fazlasıyla sessiz."

Alex de farkındaydı. Burası sanki terk edilmiş gibi duruyordu ama emin olduğu bir şey varsa da Zach'in böyle yerlerde gizlenmeyi çok sevdiğiydi. Ronald, Scott ve Robin adanın etrafını gezerken onlar merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladılar.

Bir kata çıkmışlardı uzun koridorda yürümeye başlamışlardı ki, anlamsız bir şekilde yere serilmiş parlak halı ikisinin de dikkatini çekmişti, fakat Alex umursamadan basıp geçmek üzereydi ki halının üzerinden, Andrew onu durdu ve halıyı kaldırıp bir kenara attı.

Halının altından çıkan kocaman boşluğu gören Alex öfkeyle sert bir küfür savurdu. Bilerek serilmiş halı aşağı düşmek için kurulan tuzağın bir süsüydü.

"Tam o orospu çocuğunun yapabileceği şeyler bunlar."

İkisi beraber o deliğin üzerinden atlayıp yukarıya doğru tırmandıkça Alex kalbine vuran heyecanı görmezden gelemiyordu. Sanki her basamakta Helen'e yaklaşıyormuş gibi hissediyordu.

"Lanet olası kalede sağlam olan tek bir yer yok."

Andrew öfkeli siteminde son derece haklıydı. Kalenin içi yıkık dökük ve çirkindi. Geçtikleri koridorların odalarını açıp tek tek kontrol ederken en son kata çıkmadan önce sondaki odayı kontrol eden Andrew koridorda duran Alex'i sessiz bir şekilde yanına çağırdı.

İkisi de duvara dayalı halde duran halıların hareket ettiğini gördüğünde Andrew homurdandı. Gürültülü bir şekilde "Dostum şu halıları silkelemek ister misin?" dediğinde halılar biranda titremeye başladı.

Yavaş adımlarla oraya doğru gittiler ve Alex kılıcını önündeki halıların ortasından geçirip ikiye böldü. Ortaya çıkan yaşlı adamı gördüler "Sende kimsin?" diye sordu Alex.

Adamın korkusu ve endişeli her halinden belli olsa da, gözlerinden geçen nefret Alex'i daha dikkatli olmaya itti." B-ben... yaşlı... bir... adamım... çocuklar..." dedi.

Alex belki bu yaşlı adama inanabilirdi ama odadaki yatağın ortasında Helen'in son günkü elbisesi olduğu görünce yaşlı adamın boynuna kılıcını dayadı ve "Helen nerede" diye öfkeyle bağırdı.

TUTKU DOLU KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin