Merhabalar tatlı okurlarım uzun ve güzel bir bölümle geldim karşınıza bol bol beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sağlıkla kalın.💙
///Alex elindeki sayısını bilmediği içkiyi
başına dikerken hala onu unutmak istediğini fakat unutamadığını biliyordu. Günlerdir kaleye gitmiyor ve sürekli içki içiyordu. Helen'i unutmak için.Fakat fayda etmediği her halinden belliydi kafasının içi, kalbinin en derini ve bütün benliği hala Helen için can atıyordu. Fiona'nın söylediklerinin doğruluğu Alex'in elini kolunu bağlıyordu.
Helen'in başına ne geldiyse Alex yüzünden gelmişti. Bu olanlar sadece burada bitmeyecekti. Alex'in bildiği veya pusu da yatan bilmediği onlarca düşmanı vardı. Bunlar Alex'e ulaşamadıkça hırsını ve öfkesini Helen den çıkarmaya çalışacaklardı.
Fakat hiç mi umut yoktu? Belki onu bir ömür yanında tutup güvende olacağına Fiona'yı ikna ederse, Helen ile evlenebilirdi. Ufacık umut kalbine güneş ışığı gibi doğdu.
Tam elindeki içki şişesini tahta tezgaha koymuştu ki yanı başında bir kadın çığlığı duydu.
///
Helen heyecanla atın üzerinde yol aldı ve yarım saatlik bir yolculuktan sonra Alex'in olduğu yere gelmişlerdi. Fakat burası oldukça renkli ve kocaman bir handı. Kapısında onlarca erkeğin olduğu ve bir çoğunun kollarının altında veya kucaklarında neredeyse çırılçıplak sayılabilecekler kadınlar olduğu bir yerdi.
Yanaklarına ateş bastı ama kızarmasının asıl sebebi Alex'in böyle bir yerde olması olabilirdi. Attan inip hızla hanın kapısına doğru giderken onu buraya getiren asker "Leydim lütfen beni bekleyin-" dediğini duysa da o askerin atı seyise vermesini bekleyemeyecek kadar sabırsız hissediyordu kendini.
Hanının geniş kapısından geçip içeriye girdi. Kapının dibindeki bir adam onun kolundan tutup kendine doğru çektiğinde Helen küçük bir çığlık attı.
Leş gibi içki kokan adam onu kollarından tutup kendine doğru yaklaştırırken Helen debelenmeye başlamıştı." Kızışmış bir kedi, tam benim aradığım." Diyerek pislik, dudaklarını Helen'in dudaklarına bastırmak için kızın dibine kadar girmişti ki hemen arkasından gelen asker, adamı ondan ayırıp duvara adeta çiviledi.
Helen o pislikten kurtulur kurtulmaz hanının içine tamamen girdi. Onu o iğrenç heriften kurtaran askere daha sonra teşekkür etmeyi unutmamalıyım diye de kendine hatırlattı.
Fakat şimdi önceliği Alex'ti. Onun nerede olduğunu araması çok uzun sürmemişti. Çünkü tam tahta tezgahın önünde tüm heybeti ve yakışıklılığıyla duruyordu.
Etrafındaki adamlar Alex'in omzuna kadar bile gelmiyordu. Bu yüzden onu fark etmesi zor olmamıştı ama emin olduğu bir şey varsa oda Alex'e benzeyen bin tane adam olsa da Helen her şekilde erkeğini tanıyacağını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU DOLU KALPLER
Historical Fiction!YETİŞKİN İÇERİKLİDİR...! İskoçya'nın küçük bir köyünde büyüyen Galler prensesi güzeller güzeli Helen'nin hikayesini okumaya hazır mısınız? Prenses olması gereken topraklardan daha kundakta bebekken sürülmüştü Helen ve onun kaderi İskoçya'nın bu çet...