YY-98. Bölüm

105 7 7
                                    

Uwaaahh... Uzun zaman sonra ilk kez gece yarısına bu kadar zaman varken bölümü yetiştiriyorum. 100. Bölümün final olacağını hatırlatmak isterim sizlere. Çok az kaldı finale. Dahası finali Ryeon'un doğum gününde yapmak istiyorum yani 3 gün sonra. Bu nedenle iki bölüm peş peşe gelecek biraz. Tabi yazabilirse. görüldüğü üzere yazmayı zar zor yetiştiriyorum. Ama yine de hala deneyeceğim yetiştirmeyi. Henüz her şey bitmiş değil ne de olsa.

Bölüm şarkımız yine Nell'den geliyor ve bu kez bize 'Run' diyor. Ama hala youtube videosu ekleyemiyorum. Bu nedenle mesaj olarak bulabilirsiniz şarkıyı. Ekleyebildiğimde bunları düzenleyeceğime emin olabilirsiniz.

Telaşla doğruluyorum. Beni izleyen yeşil gözler de hareketlerimi takip ediyor. Boğuk çıkan sesin gerçekliğinden şüphe ediyorum. Ama bu güzel gözlerin beni takip ediyor oluşu gerçek olduğuna inanmamı sağlıyor. Aceleyle odadan çıkıyor. Ryeon’a bir şey söylemeyi bile unutuyorum. Hatta konuşmayı bile unutmuş olabilirim. Doktorunun odasının olduğu kata gidiyorum. Doktorunun kapısına dayanıyorum. Kapı kilitli. Orada oyalanarak vakit kaybetmek istemiyorum. Hemşirelerin odasına yöneliyorum. Nöbetçi doktoru onlar çağıracaklardır. Bunu düşünürken neden odadaki acil durum düğmesine basmadığımı merak ediyorum. Ya da hemşireleri çağırmak için kullanılan düğmeye… Çok fazla üzerinde durmuyorum bunların. Ryeon’un uyandığını müjdelemek istiyorum herkese. Karşıma biri çıksa kim olduğunu umursamadan Ryeon’un uyandığını söylerim şu an. Ama karşıma kimse çıkmıyor.

Hemşirelerin odasına vardığımda kapıyı tıklatıp bekliyorum. Bir hemşire kapıya çıkıyor. Bana bakıyor. Ona durumu açıklıyorum. Ryeon’un uyandığını büyük bir neşeyle söylüyorum. Bayan hemşirenin gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyorum. Onun şaşkınlığına karşılık yüzüme zafer ifadesi yerleştiriyorum. Hemşire doktoru çağırıp hemen geleceğini söylediğinde ben de yanından ayrılıyorum ve tekrar Ryeon’un odasına dönüyorum. Ryeon bıraktığım şekilde hala yatağında uzanıyor. Hala gözleri açık… Tek fark gözlerinde bulunan yaşlar. Aceleyle yanına gidiyorum. Gözlerindeki yaşları siliyorum telaşla. Bir yandan da soruyorum.

“Neyin var? Doktor birazdan gelecek. Merak etme. Neden ağlıyorsun?”

“Su-nim, ben… Çok canım acıyor. Ne oluyor bilmiyorum. Anlamıyorum. Neden böyle canım acıyor? Ne oldu bana? Su-nim ben hareket edemiyorum.”

Ağlamaklı sesiyle beni yanıtlıyor. Canının acıyor olduğunu doktor zaten söylemişti. Bunu garipsemiyorum. Ama yine de ondan bunu duymak kötü hissettiriyor. Geçecek demek istiyorum. Uyandı ya, hepsi geçecek.

“Biliyorum Ryeon-ah. Ama geçecek. Sen uyandın ya, her şey geride kalacak.”

Yaşlı gözlerine şaşkınlık doluyor. Sesi ağlamaklı halini korurken bir yandan da sorar bir tona bürünüyor.

“Uyandım mı? Zaten her sabah uyanıyorum Oppa. Ne uyanmasından bahsediyorsun?”

Yavaşça nefesimi veriyorum. Ve Ryeon’un saçlarını okşarken sakin bir ses tonuyla anlatmaya başlıyorum.

“Yaklaşık iki ay önce eve geldiğimde odamın kapısı kilitliydi. Uyuyor olabileceğini düşündüm ve fazla üzerinde durmadım. Senin odana gidip senin odandaki banyoyu kullandım.”

Ryeon’un ağlamaklı ve şaşkın sesi sözlerimi kesiyor.

“Neden senin odanda uyuyayım ki, Su-nim? Senin odanın kilitli olmasının benimle ne ilgisi var? Dahası iki ay önce mi? İki ay önce yaklaşan mezuniyetim için heyecandan uyuyamıyordum bile.”

İki ay önce kavramının onu şaşırtmasını anlayabilirim ama benim odamda uyuduğunu hatırlamıyor olması… Ryeon gerçekten iyi misin? Beni korkutuyorsun. Yalnızca ağrın olduğunu sanıyordum. Bir de hareket edemediğini söylediğini hatırlıyorum. Doktor birçok problemden bahsetmişti. Kasları, kalbi, böbrekleri, beyni… Beynindeki sorun hafızasında mı? Anlayamıyorum. Şaşkın bakışlarla Ryeon’u izlerken odanın kapısı açılıyor. Bakışlarımı kapıya yöneltiyorum. Doktor ve iki hemşire odaya giriyorlar. Ryeon’la ilgilenen doktorlardan biri gelen. Gerçi neredeyse hastanedeki tüm doktorlar Ryeon’u bir kez olsun muayene ettiler. Onun durumunu anlamaya çalıştılar. Doktor biraz yaklaşıyor bize doğru. Yüzüne küçük bir gülümseme yerleştiriyor MiRyeon’a bakarken.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin