YY-87. Bölüm

174 8 22
                                    

Dün yazdığım iki bölüm olunca sizi hemen bu bölüme de kavuşturmak istedim. Bu bölüme tepkisiz kalmayın lütfen. Bu bölümü yazmak gerçekten en zor kısımdı. O yüzden siz de biraz olsun duygularınızı benimle paylaşın. Benim için çok zordu çünkü...

Bölüm şarkımız benim için ve bu hikaye için en özel iki şarkıdan biri. Tablo ve TaeYang'ın birlikte söylediği bir şarkı. 'Tomorrow' bize eşlik ediyor. Onlar söylenmesi gereken her şeyi söylüyorlar zaten herkes adına.

"Yok Yok Yok artık Yarın Yok!"

“JaeMin-ah, sana bir şey soracağım. Ama sen bana cevap vermeyeceksin. Anlaştık mı?”

Öncelikle şaşırıyorum. Neden soruyor ki cevap istemiyorsa diye düşünüyorum. Ve başımla onaylıyorum. İstemiyor olması cevabını bildiği bir şey soracağı anlamına geliyor olmalı. Ama duymak istemediği… Seni seviyorum MiRae’m. Bunu soracağını biliyorum ve seni çok seviyorum. Söylememi istemiyorsan söylemem ama seni seviyorum.

“JaeMin-ah. Bugüne dek bir anlığına bile olsa bana karşı bir şey hissettin mi? Kalbinde küçücük de olsa bir duyguya neden olabildiysem eğer sakın kalkma. Sakın ayağa kalkma.”

Ne söylediğini, söylemeye çalıştığını anlayamıyorum. Ayağa kalkmayayım mı? Neden?

“Birazcık bile bana değer verdiysen ambulans gelinceye dek bu adamın yanından ayrılma. Onu bırakma. Ne duyarsan duy, ne görürsen gör, ne hissedersen hisset sakın ayağa kalkma. Eğer ayağa kalkarsan koca bir yalancı olduğuna inanırım ve bir daha asla sana güvenmem. Bir daha asla yanında yer almam. Bir daha asla…”

Duruyor. Sözlerini yarıda kesiyor. Gözlerinin dolduğunu görebiliyorum ama beynim çok yavaş çalışıyor. Neden ağlamak üzere olduğunu anlayamıyorum. Neden buradan kalkmamam gerektiğini anlayamıyorum.

Ayağa kalkıyor. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştiriyor. Gözlerinde biriken yaşlara tezat oluşturan çok büyük bir gülümseme. Öylesine büyük, öylesine güzel ki parladığını düşünüyorum. O benim ışığım. Hissedebiliyorum. Bu güzel gülümsemesine ve ona bir kez daha aşık oluyorum.

“Ne de olsa bizim için…”

Duraksıyor. Yüzündeki kocaman gülümseme biraz bile solmadan gözlerindeki yaşlar çoğalıyor. Görebiliyorum. Anlam veremiyorum ama görebiliyorum. Başını ‘hayır’ der gibi iki yana sallıyor ve tekrar konuşuyor gözlerimin içine bakarak. Aşık olduğum yeşil gözleri benden biraz bile sakınmadan. Önünde saydam bir perde olmasına karşın gözlerinin berraklığında kaybolabilirim şu an.

“Benim için, bura için…”

Elini göğsünün üzerine yerleştiriyor. Büyüyü hatırlıyorum. Kalplerimiz için diyor açıkça. İkimizin kalbi bir atıyor ne de olsa.

“YARIN YOK!”

Yüzündeki gülümsemeyle arkasını dönüyor ve hızlı adımlarla ilerliyor. Ne dediğini algılamam zaman alıyor. ‘Bizim için, MiRae’m için, kalplerimiz için YARIN YOK!’ ağlamak istediğimi hissediyorum. Arkasından bakıyorum yalnızca. Terk edilişimin böyle bir alanda, bu şekilde olacağını düşünmemiştim.

Onu izlerken aslında terk edilmediğimi anlıyorum. Arabanın açık kapısından içeriye giriyor. Patlamak üzere olan bir arabanın içerisine giriyor. Etrafımızdaki insanlardan yükselen çığlık sesleri daha da kötü hissetmeme neden oluyor. İnsanların korku dolu ve endişeli sesleri… Biraz önce ona ve ailesine hakaret eden insanlar şimdi endişeli gibiler. Biraz zaman geçiyor. Arabadan yükselen dumanlar ona gitmeyi istememe neden oluyor. Sözleri tarafından zincire vurulmuş gibiyim.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin